Gençlik ve serdeki hafif anarşistlik. 200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerika'lı iki siyah atletin, Tommie Smith ve John Carlos'un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde posteri yıllarca hayal dünyamızı ve asıl oda duvarlarımızı süslemişti.
İtiraf ediyorum ki, Aynur Çaglı'nın o muhteşem haberini okuyana kadar aynı karede önde duran, gümüş madalyali Avustralya'lı beyaz atlete hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Norman imiş.
İste bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur.
İtiraf ediyorum ki, Aynur Çaglı'nın o muhteşem haberini okuyana kadar aynı karede önde duran, gümüş madalyali Avustralya'lı beyaz atlete hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Norman imiş.
İste bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur.
Gelelim hikayeye...
Mexico City'de 200 metre finali koşulmus. Amerika'lı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralya'lı (beyaz) Peter Norman kazanmış. Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman'ın yanına gelerek sormuş:
- İnsan haklarina inaniyor musun?
- Evet, inaniyorum.
- Peki ya Tanri'ya?
- Bütün kalbimle...
Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındakı eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış:
- Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!
İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika'daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl?
Fikir Norman'dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne 'İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi'nin kokartını iğneliyor.
Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.
Ve tabii dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor.
Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahn spor kariyerini o saniyede bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika'daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmis siyahın ilahi haline gelmislerdir. Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman?
Meslektaşm Aynur'un anlattığına göre, Norman'ın da hayatı kararmış.
Tommie Smith diyor ki:
"Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya'ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadıgı gibi, herkes tarafindan yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dıslandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliligi sona erdi."
Avustralya Devleti Norman'ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamini mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.
- İnsan haklarina inaniyor musun?
- Evet, inaniyorum.
- Peki ya Tanri'ya?
- Bütün kalbimle...
Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındakı eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış:
- Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!
İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika'daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl?
Fikir Norman'dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne 'İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi'nin kokartını iğneliyor.
Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.
Ve tabii dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor.
Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahn spor kariyerini o saniyede bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika'daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmis siyahın ilahi haline gelmislerdir. Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman?
Meslektaşm Aynur'un anlattığına göre, Norman'ın da hayatı kararmış.
Tommie Smith diyor ki:
"Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya'ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadıgı gibi, herkes tarafindan yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dıslandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliligi sona erdi."
Avustralya Devleti Norman'ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamini mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.
Ölene kadar süren 'eylem kardeşliği'
İki Amerikalı ve bir Avustralyalı 'lanetli' atletin o gün başlayan 'eylem kardeşliği' ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler.
Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.
Ve simdi, aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın:
Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.
Ve simdi, aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın:
Melbourne'de yapılan cenaze töreni. 'Onurlu beyaz atlet' Peter Norman'ın tabutu, Tommie Smith (solda) ve John Carlos'un omuzlarında!
Üç 'eylem kardesi' son kez omuz omuza...
Nasıl, muhteşem bir haber değil miymiş?
Bu habere neredeyse tam sayfa ayıran Star'a bravo. Ve tabii Aynur Çağlı'ya da kocaman bir bravo. Final onun ağzından:
"Cenaze töreninde Carlos ile Smith'in yanına gidip ' Siz Mexico City'de yumruklarınızı havaya kaldırdığınızda, biz Türkiye'deydik. Şeref kürsüsündeki fotoğrafınız o gün bize ve kuşağımıza çok şey öğretti ' dediğimde, Carlos yüzünde içten ve gururlu bir gülümsemeyle eğilip, "Bizim de bütün amacımız buydu zaten ' dedi."
"Star 16 Ekim "Üç 'eylem kardesi' son kez omuz omuza...
Nasıl, muhteşem bir haber değil miymiş?
Bu habere neredeyse tam sayfa ayıran Star'a bravo. Ve tabii Aynur Çağlı'ya da kocaman bir bravo. Final onun ağzından:
"Cenaze töreninde Carlos ile Smith'in yanına gidip ' Siz Mexico City'de yumruklarınızı havaya kaldırdığınızda, biz Türkiye'deydik. Şeref kürsüsündeki fotoğrafınız o gün bize ve kuşağımıza çok şey öğretti ' dediğimde, Carlos yüzünde içten ve gururlu bir gülümsemeyle eğilip, "Bizim de bütün amacımız buydu zaten ' dedi."
French Films - Take You With Me
Bubblegum Lemonade - When She Goes
Craft Spells - Party Talk