31 Aralık 1978. Emek Mahallesi'nde bir apartman dairesinde dört aile yılbaşı hazırlıkları yapıyoruz. Dördümüz de yeni evli ve çocuksuzuz. İstanbul'da değişik üniversitelerde okumuştuk, ama iş yaşamı bizi iki yıl önce Ankara'da buluşturmuştu.
Emek'te oturan arakadaşımızın evini tercih etmemizin nedeni, evin geniş ve kaloriferli oluşuydu. Oysa o bölgeye faşiştler hakimdi. Tedirgindik. Onlardan olmadığımız her halimizden, özellikle de bıyıklarımızdan belliydi. Ölüm sokaklarda kol geziyordu. 1979 yılına korka korka giriyorduk.
1979'un ilk günü, öğleye doğru baş ağrısı ile uyandım. Ortaklaşa aldığımız piyango biletlerinde birkaç amorti vardı.
Yalnızca salonda soba kurulabilen dar, uzun bir dairede kiracı olarak oturuyoruz. Salonun dışında hiçbir yer ısınmıyor. Akşamları kirli hava sis gibi çöküyor Ankara'nın üzerine, dışarıda göz gözü görmüyor. Samsun sigarası içiyorum.
Yaşam evle iş arasında geçiyor. Geceleri bir yere gitmiyoruz. Siyah beyaz televizyonumuzdan haberleri izliyoruz; kahve taramalar, katliamlar, bombalar, ölümler... Silah sesleriyle uyandığımız çok oluyor. Cumartesi günleri Tunalı Hilmi Caddesi'ne çıkmak, Çağdaş Sahne ya da Akün Sineması'nda film izlemek, çıkışta hava uygunsa Kızılay'a kadar yürümek tek eğlencemizdi. Sık sık Zafer Çarşısı'na gider, kitapçıları dolaşırdık. Cumartesi günleri de balık ve şarap lüksümüz vardı. Sinema çıkışı Kızılay'da Sakarya Caddesi'ndeki balıkçılardan balık, Hüsmen Aga'dan turşu alırdık. Pazar günleri gazete sayısı üçe çıkardı, televizyonda sabah ondaki filmi izlerdik. Banyo kazanının sobasını yakardım, merdaneli bir çamaşır makinamız vardı.
Yıl boyunca okuduğum kitap ve dergileri bir yere yazmıştım. Bu alışkanlık iki yıl önce başlamıştı; amaç, bir önceki yıla göre daha çok kitap okumaktı. Aralık ayının sonlarına doğru, Emek'te oturan arkadaşım "yine bizde toplanalım" dedi. Yine onda toplandık ve ortak Milli Piyango bileti aldık. Çok şey beklediğim 1979 yılı beklentilerimi vermeden geçti.
Emek'te oturan arakadaşımızın evini tercih etmemizin nedeni, evin geniş ve kaloriferli oluşuydu. Oysa o bölgeye faşiştler hakimdi. Tedirgindik. Onlardan olmadığımız her halimizden, özellikle de bıyıklarımızdan belliydi. Ölüm sokaklarda kol geziyordu. 1979 yılına korka korka giriyorduk.
1979'un ilk günü, öğleye doğru baş ağrısı ile uyandım. Ortaklaşa aldığımız piyango biletlerinde birkaç amorti vardı.
Yalnızca salonda soba kurulabilen dar, uzun bir dairede kiracı olarak oturuyoruz. Salonun dışında hiçbir yer ısınmıyor. Akşamları kirli hava sis gibi çöküyor Ankara'nın üzerine, dışarıda göz gözü görmüyor. Samsun sigarası içiyorum.
Yaşam evle iş arasında geçiyor. Geceleri bir yere gitmiyoruz. Siyah beyaz televizyonumuzdan haberleri izliyoruz; kahve taramalar, katliamlar, bombalar, ölümler... Silah sesleriyle uyandığımız çok oluyor. Cumartesi günleri Tunalı Hilmi Caddesi'ne çıkmak, Çağdaş Sahne ya da Akün Sineması'nda film izlemek, çıkışta hava uygunsa Kızılay'a kadar yürümek tek eğlencemizdi. Sık sık Zafer Çarşısı'na gider, kitapçıları dolaşırdık. Cumartesi günleri de balık ve şarap lüksümüz vardı. Sinema çıkışı Kızılay'da Sakarya Caddesi'ndeki balıkçılardan balık, Hüsmen Aga'dan turşu alırdık. Pazar günleri gazete sayısı üçe çıkardı, televizyonda sabah ondaki filmi izlerdik. Banyo kazanının sobasını yakardım, merdaneli bir çamaşır makinamız vardı.
Yıl boyunca okuduğum kitap ve dergileri bir yere yazmıştım. Bu alışkanlık iki yıl önce başlamıştı; amaç, bir önceki yıla göre daha çok kitap okumaktı. Aralık ayının sonlarına doğru, Emek'te oturan arkadaşım "yine bizde toplanalım" dedi. Yine onda toplandık ve ortak Milli Piyango bileti aldık. Çok şey beklediğim 1979 yılı beklentilerimi vermeden geçti.
"1979", Cemil Kavukçu
The Smashing Pumpkins - 1979
0 yorum:
Yorum Gönder