Bugün bir sanal iletişim efsanesi olan MSN Messenger tarihe
gömülüyor. Önce ICQ vardı, sonra yerini MSN’e bıraktı. Bizler de karşı
cinsle daha sosyalleşmeye! başladık. Evet dile kolay MSN’in 1999 yılında
başlayan yolculuğu bugün sona eriyor. Firma, uygulamanın 300 milyon
kullanıcısını , 8 Nisan’a kadar Skype’a yönlendirecek. Şİmdi kısaca
akıllardan çıkmayan MSN klişelerini bir hatırlayalım isterseniz.
Bir sosyal platformda başlayan tanışmanın son noktası her zaman MSN olurdu. Efsane cümle ise “Burası kasıyo MSN var mı?” olurdu. Arkadaş muhabbetlerinde “Dün gece MSN’de taş gibi bir hatunla tanıştım” cümleleri havada uçuşurdu.
MSN’in en tuhaf özelliklerinden biri “Ne dinliyorum” özelliğiydi.
En havalı şarkılar ile karşı tarafa müzik kültürünüz hakkında ipucu
göndermek çok etkileyiciydi. Elbette dinlenilen şarkılar karşı tarafın
ruh halini anlamak için önemli bir işleve sahipti.
“Havalı bir nick”, Şeçilen nick ne kadar etkileyici olursa
karşı tarafı etkilemeniz o kadar basit olurdu. Genellikle seçilen
nick’ler dönemin popüler dizilerine pararel olurdu. Miroğlu, Polat,
Memati, Kuzey, Poyraz gibi isimler her dönem ilk on içerisinde yer
alırdı.
“Haydi titreşelim”; Daha selam, naber demeden muhabbate bir
titreşim ile başlamak, Facebook alemindeki bir dürtmeye eşdeğer
sayılırdı. Elbette fazla titreştirmek karşı tarafta rahatsızlığa neden
olabiliyordu.
“Tuhaf görsel ve ses efektleri”; MSN’de her harfi farklı bir
karakterde yazan cins insanlar eksik olmazdı. Özellikle ekranda aniden
beliren o sulu kocaman öpücük insana “Oha” dedirtmeye yeterliydi.
“Kişisel ileti”; Kişisel iletiler kısmına yazılan özlü
cümleler, ruhun aynası görevi görürdü. Yazılan iletiye göre adımları
ölçülü atmak ve kuşu örkütmemek gizli bir MSN kuralıydı. Genelde yurdum
gençliği için MSN kız düşürmek için kullanılan önemli bir iletişim
aracıydı.
“Haydi cam açalım”; Bazı denyolar daha selam, naber demeden
haydi cam açalım diyerek, niyetlerini ortaya sererlerdi. Erkek kişi
“Haydi cam açalım, yüzünü çok merak ediyorum” diyerek konuya bir
girizgah yapardı. . . Kız ise “ben biliyorum senin asıl neyi merak
ettiğini” diyerek MSN’i suratına kapatırdı. Hızlı giden atın bilmem neyi
seyrek düşer misali.
“MSN paralı olacakmış”; Bu şehir efsanesinin hiçbir zaman
modası geçmezdi. Mutlaka mail kutuna “Bu mail’i bilmem kaç kişiye
yollamazsan MSN paralı olacak” şekilinde spam’lar gelirdi.
“Çevrimdışı görünüp, etrafı kolaçan etmek; Bunun bir de
dışarıda gözüküp istediğin kişi ile konuşmak versiyonu vardı. “Ayşe
neden yazmıyorsun?” Kız cevabı hemen yapıştırırdı. “Canım görmüyor musun
dışarda yazıyordu. Bulaşık yıkarken anneme yardım ettim.”
“Kız MSN’i takas edilir”; Bu ritüel abazalığın doruklarında
yaşayanlar için gizli bir alışveriş biçimiydi. Genelde verilen MSN ya
fake çıkar ya da kızın abisine ait olurdu.
Evet iyisiyle kötüsüyle bir neslin en gözde iletişim aracı tarihe
gömüldü. Artık bahtımızı, aşkımızı, arkadaşlarımızı başka sosyal
iletişim platformlarında aramaya devam edeceğiz. Yabancılaşmanın
doruklarında, apartman dairelerine sıkışmış hayatlarımızda, hiç yüzyüze
gelip iki kelam söz etmeden. Tatsız, tuzsuz, yavan bir yemek gibi.
Glass Candy - The Possessed
Little Boots - Motorway
0 yorum:
Yorum Gönder