Yeni kuşak Türk Sinemasının yükselen değerlerinden biri Reha Erdem. Onunla tanışmam üniversite yıllarımın başında şimdilerde düğün salonu olmuş Ankara Kolej'de bulunan Konak sinemasında olmuştu. Toplam 2-3 kişiyle birlikte izlediğim "Kaç Para Kaç" filmi Türk Sineması'na gümbür gümbür gelen güçlü bir yönetmenin mesihliğini yapıyordu.
2008 yapımı Hayat Var, imge ve derinlik anlamında çok güçlü bir film. 14 yaşındaki Hayat'ın ergenliğe geçiş sürecinde yaşadığı sancıları: Çekip gitmiş, bir polisle evlenip yeni bir çocuk yapmış bir anne; hayata küsmüş ve hayatı boşlamış gemilere hayat kadını götüren, esrar kuryeliği yapan, gizli eşcinsel bir baba; hayatını oksijen tüpüne bağlı geçiren yatalak bir dede eşliğinde izliyoruz. Koca koca gemiler arasında ezilen bir kızın hayatına misafir oluyoruz. Hayat yalnızlığa alışmış, içinde kopan fırtınalara rağmen teselliyi babasının hediye ettiği oyuncakta arıyor. Suskun hayatını, ait olduğu garip dünyanın girdabına bırakmış, gerçekliğin hayal dünyasında kül kedisi rolünü üstlenip çoktan teslim olmuş akıp giden hayata. Tıpkı babasının filmde dediği gibi "Good Fish, good girls..Welcome to İstanbul!
Fonda alıştığımız İstanbul'un aksine arabesk şarkılar eşliğinde kıyıda köşede kalmışların yaşadığı bir su şehri portresi izliyoruz. Her biri karpostal güzelliğinde müthiş deniz çekimleri, dış seslerin inanılmaz bir zenginlikte kullanılması ve adeta rolünü yaşayan genç oyuncu Elit İşcan'ın dudak uçuklatan performansı görsel ve işitsel bir şölen sunuyor izleyenlere. Ayrıca Hayat'ın okul ve ev yaşantısında çevresindeki karakterle ilişkileri, akıp giden sürreal imgeler filmin hikayesine güç katıyor. Bu hikayelerden her biri kendi içinde barındırdığı güçlü ve tutarlı yapı ile öyküyü hep canlı tutuyor.
Hayat Var'ın 2010'daki SİYAD Ödülleri'nde En İyi Film seçilip En İyi Yönetmen ve En İyi Kurgu dallarında da birinci olduğunu, 45. Altın Portakal Film Festivali'nde ödül aldığını, 28 İstanbul Film Festivali'nde FIPRESCI ödülü kazandığını, 3. Yeşilçam Ödülleri'nde En İyi Film seçilip Elit İşcan'a En İyi Genç Yetenek ödülü kazandırdığını ekleyelim.
Sanat Filmi yapmak gayesi ile abuk sabuk işlere imza atan birçok yönetmenin aksine Reha Erdem'in tek amacı inandığı filmlere imza atmak ve bu işide oldukça güzel yapıyor. Son filmi Kosmos ile yine başka bir dünyaya dalan Reha Erdem her ne kadar tarz olarak Jean-Pierre Jeunet benzerliği taşıyor izlenimi yaratsada, onun Türk Sinema'sındaki yeri ve özgünlüğü tartışılmaz.
İzledikden sonra insanın aklından silinmeyen kimi sahneler ve müzik eşliğinde Hayat Var'ın kısa özeti filmde çalan Orhan Gencebay şarkısında açıklanıyor aslında. Evet cidden heryerde iyi yada kötü olsun bir hayat var..
"Gün gelecek isyan edip, niye doğdum diyeceksin
Gün gelecek isyanına kahkahayla güleceksin."
2008 yapımı Hayat Var, imge ve derinlik anlamında çok güçlü bir film. 14 yaşındaki Hayat'ın ergenliğe geçiş sürecinde yaşadığı sancıları: Çekip gitmiş, bir polisle evlenip yeni bir çocuk yapmış bir anne; hayata küsmüş ve hayatı boşlamış gemilere hayat kadını götüren, esrar kuryeliği yapan, gizli eşcinsel bir baba; hayatını oksijen tüpüne bağlı geçiren yatalak bir dede eşliğinde izliyoruz. Koca koca gemiler arasında ezilen bir kızın hayatına misafir oluyoruz. Hayat yalnızlığa alışmış, içinde kopan fırtınalara rağmen teselliyi babasının hediye ettiği oyuncakta arıyor. Suskun hayatını, ait olduğu garip dünyanın girdabına bırakmış, gerçekliğin hayal dünyasında kül kedisi rolünü üstlenip çoktan teslim olmuş akıp giden hayata. Tıpkı babasının filmde dediği gibi "Good Fish, good girls..Welcome to İstanbul!
Fonda alıştığımız İstanbul'un aksine arabesk şarkılar eşliğinde kıyıda köşede kalmışların yaşadığı bir su şehri portresi izliyoruz. Her biri karpostal güzelliğinde müthiş deniz çekimleri, dış seslerin inanılmaz bir zenginlikte kullanılması ve adeta rolünü yaşayan genç oyuncu Elit İşcan'ın dudak uçuklatan performansı görsel ve işitsel bir şölen sunuyor izleyenlere. Ayrıca Hayat'ın okul ve ev yaşantısında çevresindeki karakterle ilişkileri, akıp giden sürreal imgeler filmin hikayesine güç katıyor. Bu hikayelerden her biri kendi içinde barındırdığı güçlü ve tutarlı yapı ile öyküyü hep canlı tutuyor.
Hayat Var'ın 2010'daki SİYAD Ödülleri'nde En İyi Film seçilip En İyi Yönetmen ve En İyi Kurgu dallarında da birinci olduğunu, 45. Altın Portakal Film Festivali'nde ödül aldığını, 28 İstanbul Film Festivali'nde FIPRESCI ödülü kazandığını, 3. Yeşilçam Ödülleri'nde En İyi Film seçilip Elit İşcan'a En İyi Genç Yetenek ödülü kazandırdığını ekleyelim.
Sanat Filmi yapmak gayesi ile abuk sabuk işlere imza atan birçok yönetmenin aksine Reha Erdem'in tek amacı inandığı filmlere imza atmak ve bu işide oldukça güzel yapıyor. Son filmi Kosmos ile yine başka bir dünyaya dalan Reha Erdem her ne kadar tarz olarak Jean-Pierre Jeunet benzerliği taşıyor izlenimi yaratsada, onun Türk Sinema'sındaki yeri ve özgünlüğü tartışılmaz.
İzledikden sonra insanın aklından silinmeyen kimi sahneler ve müzik eşliğinde Hayat Var'ın kısa özeti filmde çalan Orhan Gencebay şarkısında açıklanıyor aslında. Evet cidden heryerde iyi yada kötü olsun bir hayat var..
"Gün gelecek isyan edip, niye doğdum diyeceksin
Gün gelecek isyanına kahkahayla güleceksin."
Orhan Gencebay - Aklım Takıldı
0 yorum:
Yorum Gönder