Geçtiğimiz yılın 9 Kasım'ında Berlin
Duvarı’nın parçalanmasının 25. Yıldönümünü yaşadık. Soğuk savaşın son anıtı
Berlin Duvarı (Berliner Mauer), ya da Batı’nın tabiriyle ‘Utanç Duvarı’(Schandmauer), Doğu Almanya
vatandaşlarının Batı Almanya’ya kaçmalarını önlemek amacıyla Doğu Alman
meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961’de Berlin’de yapımına başlanan 46 km
uzunluğundaki duvardı.
DUVARIN YAPIMI
II. Dünya Savaşından büyük bir yıkım ve yenilgiyle çıkan Almanya ve
başkenti Berlin işgal kuvvetlerince Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet
bölgesi olarak dörde bölündü. Kısa süre sonra Batı ittifakı benzer şekilde olan
yönetim birimlerini birleştirdi ve tek bir yönetim bölümüne dönüştü. Sovyetler
ise bu birleşmeye karşı çıktı. Batılı işgal kuvvetleri Sovyetlere karşı Almanya´yı
tekrar inşaya girişip komünizme karşı karakol kurmayı amaçladılar. Sovyetler de
bu girişime karşı Doğu Almanya´da yeni bir rejim kurmaya girişti. Ekonomisi
sosyalizme dayanan, siyasi yönetimi otoriter olan Doğu Almanya'dan Batı'ya
kaçışlar da oluyordu. Sovyetlerden kaçış büyük ölçüde Berlin'den
gerçekleşiyordu. Doğu Zamanla tel örgü ve mevzuat değişiklikleri de batıya
kaçışı engelleyemez duruma gelmişti. Doğu Almanya çözümü bir duvar örmekte
bulacaktı. Berlin Duvarı bunun üzerine dönemin SED (Sosyalist Birlik Partisi)
lideri Walter Ulbricht'in kararıyla tek gecede yapılır. Planları
tamamıyla gizlilik içinde gerçekleşmiştir.
1961 yılında Berlin Duvarı'nın yerine önce sadece
basit bir tel örgü çekildi. Daha sonra bu tel örgünün yerine Berlin Duvarı inşa
edildi. Doğu tarafına bakan duvar kaçmaya yeltenecek insanların kolay görünmesi
için beyaza boyanmıştı. 186 gözetleme kulesi ve yüzlerce lamba konmuştu. Berlin
Duvarı ayakta kaldığı sürece bir bilgisayar işlemcisi misali sürekli
güncellendi. 1. Nesil, 2 nesil 3. Nesil duvarlar yapıldı. Her seferinde kaçmak
daha zor hale getirildi. Dikenli tellere elektrik verildi, mayın tarlaları
yapıldı, sınır boyunca özel eğitimli köpekler yerleştirildi.
İNANILMAZ KAÇIŞ ÖYKÜLERİ
Bu duvar sadece Berlin'i değil,
sanki bütün Almanya'yı ikiye ayırdı. Şehrin tam ortasından geçen bu soğuk savaş
anıtı, karşı evlerde oturan komşuları, sevgilileri, aileleri böldü. DDR rejimi
kesinlikle duvar örülmeyecek demesine rağmen, bir sabah insanlar kapılarının
önünde dikenli çitler ve betonla karşılaştılar. Duvarın inşaatı esnasında
kaçmaya çalışan insanlar öldürüldü. Berlin duvarı yıkılıncaya kadar birçok
firar öykülerine şahitlik etti. Kimi mutlu bitti, kimisi hüzünlü. Balonla, tek
kişilik uçakla, birbirine bakan apartmanlara basit teleferik sistemleri
kurularak, tünel kazarak, araba zulalarında, bavulla dahil olmak üzere birçok
kaçış yöntemi denendi. En ilginç firar biçimlerinden biri ise; doğuya giriş
izni alan bir grup sanatçının büyük hoparlörler içerinde kaçırdıkları insanlar
oldu. Beş binin üzerinde gerçekleşen kaçış denemelerinde resmi olmayan
rakamlara 238 kişi yaşamını yitirmiş, 800’den fazla insan ise yaralanmıştır.
24 Ağustos
1961’de Günter Litfin, Doğu
Almanya'dan kaçarken silahla vurularak öldürülen ilk insan oldu. Bir terzi olan Günter Litfin
Berlin'in doğusunda oturuyor,
ancak batısında çalışıyordu. Şehrin batı kısmında bir ev tutmuştu ve işyerine
yakın bu yere taşınmaya hazırlanıyordu. Ancak Berlin Duvarı'nın inşasıyla
birlikte, yeni bir ev ve yeni bir yaşam hayali ansızın son buldu. Bunun üzerine
Litfin 24 Ağustos günü ölümüyle
sonuçlanacak kaçış girişimine başladı. Litfin ilk olarak Lehrter Garı'ndaki
rayların üzerinden kaçmayı denedi. Ancak polis tarafından fark edildi ve uyarı
ateşiyle durdurulmaya çalışıldı. Bunun üzerine Berlin'in doğu ve batı yakasını
ikiye ayıran Berlin-Spandau Kanalı'na atladı ve yüzerek karşıya geçmeye
çalıştı. Karşı kıyıya ulaştığı anda kafasına saplanan bir mermiyle can verdi.
Bir diğer acıklı kaçış öyküsü Peter Fechter ve Helmut Kulbeik isimli iki arkadaşa
ait. Batı Almanya’nın havasını solumak isteyen bu ikili, kaşış için uygun
zamanı kollamak 2 metrelik duvara yakın bir marangozda beklemeye başladı.
Gözcülerin arkasını döndüğü bir an ikisi de koşarak duvara tırmanmaya
çalıştı.
Duvara tırmanmaya çalışırken bu iki kafadarı farkeden gözcüler ateş etmeye başladı. Helmut Kulbeik tırmanmayı başardı. Fakat arkadaşı Peter Fechter o kadar şanslı değildi.Peter, kasığından giren bir kurşun sebebiyle duvarın dibinde yere uzandı. Can çekişiyordu. Hem Batı Almanya, hem Doğu Almanya tarafında herkes onun can çekiştiğini izliyordu. Doğu Almanya topraklarında olduğu için Batı Almanya'da onu izleyenler sınırı geçip ona yardım edemiyordu. Doğu Almanya'da onu izleyen askerler bilerek yardım etmiyordu. Peter yerde yüzlerce insanın bakışları arasında 1 saat can çekerek ölmüştü. Hiç kimse ona yardım etmemiş, edememişti.
DUVARIN YIKILMASI
ABD Başkanı Ronald Reagan, 12 Haziran 1987'de Batı
Berlin'i ziyaret etti. Soğuk savaşın nihai aşamasına girildiği, Sovyet
güdümündeki Doğu Bloku ülkelerinde ufak ufak özgürlük hareketlerinin
filizlendiği bir dönemde eski bir Hollywood yıldızı olan Reagan, saatler
14.20'yi gösterdiğinde, Berlin'in iki yakasını birbirinden ayıran tarihi
Brandenburg kapısı önündeki platformda yerini alarak tarihin en ateşli
konuşmalarından birini yapacaktı. Hiç kimsenin beklemediği bir anda ağzından şu
tarihi cümleler döküldü. “Bu duvarı
yıkın Sayın Gorbaçov”
1989 yılında Alman halkının ve dünyanın baskısına
dayanamayan DDR rejimi politbüro sözcüsü Günther Schabowski şu tarihi
açıklamayı yapacaktı: "Doğu Alman halkı artık serbest gezme hakkına
sahiptir." Bu açıklamaya çok şaşıran gazetecilerden biri tekrar sorar "Ne
zamandan itibaren". Cevap ise "Bu günden itibaren."
şeklinde olacaktı. İşin ilginç tarafı politbüro sözcüsü birkaç önemli ayrıntıyı
söylemeyi unutmuştu. "Önceden dilekçeli ve vize geçişli." Fakat ok
yaydan çıkmıştı. Karar açıklandığı andan itibaren duvarın iki tarafında yüz
binlerce insan birikmeye başladı. Gece yarısına doğru hükümet ilk olarak
Brandenburg Kapısı'ndan başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldırdı.
Her iki Almanya tarafından yaklaşan insanlar duvarın üzerinde buluştular. İnsan
seli bir saat içinde yüz binlere ulaştı. Duvarın yıkımına resmi olarak 13
Haziran 1990'da başlandı. Alman Demokratik Cumhuriyeti de duvarın yıkımından
sonra çok fazla dayanamamış, 13 Ekim 1990´da resmen sona ermiştir.
1989 yılının 31 Aralık gecesi Berlin duvarının üzerinde tanıdık bir
sima olacaktı. Kara Şimşek dizisinden hatırladığımız Alman asıllı oyuncu David
Hasselhoff o gece duvara çıkarak, Looking for Freedom (Özgürlüğü Ararken)
şarkısını söylemişti.
DUVAR VE GRAFİTİLER
Berlin Duvarı’nın batı tarafı her zaman daha renkli olmuştur. Duvar
grafitti ve farklı tarz çizimlerle doluydu. Bunlardan en dikkat çekeni, Dmitri
Vrubel tarafından yapılan Erich Honecker ve Leonid Brejnev’in öpüştüğü
çizimdir. Çizimin altındaki yazı ise şöyle yazıyordu :”Mien Gott, hilf mir,
diese tödliche Liebe zu überleben”(Tanrım, bana bu ölümcül aşktan sağ çıkmam
için yardım et). Çizimde, Alman Demokratik Cumhuriyet’in kuruluşunun 30.
yılında yapılan kutlamalarda (1979) çekilen bir fotoğraftan esinlenmiştir.
Brezhinev, Rusya Komünist partisi genel sekreterliği gibi işlerde bulunmuş bir
Rus ve Honecker ise Almanya’daki sosyalist partinin genel sekreterliğini yapmış
bir Alman. Bu arada bu öpüşme bir Rus geleneği olarak gerçekten yaşanmıştı.
BİR DUVARDAN ÇOK
ÖTESİ
Berlin Duvarı, bir duvarın çok ötesinde bir simge olarak birçok
filme ve şarkıya konu olmuştu. Pink Floyd “A Great Day For Freedom”,
Scorpions “Wind Of Change”, Elton John
“Nikita”, Lou Reed “Berlin”, ilk anda akıllara gelen şarkılar. “Berlin
Üzerinde Bir Gökyüzü”, “Tünel”, “Hoşçakal Lenin”, “Ötekilerin Yaşamı”, “Berlin
Mucizesi” ise Berlin Duvarı’nı konu almış bazı filmler.
Berlin Duvarı’nı yıktık, sınırları kaldırdık… Peki
içimizdeki duvarları yıkabildik mi? Sanırım asıl sorulması gereken soru bu…
0 yorum:
Yorum Gönder