Bugün radyo frekanslarımızı dans pistlerine göz kırpan gergin ritimler eşliğinde 70'lerin sonuna New York noise ve avangard ortamına çeviriyoruz. Bünyelerimiz çağın hastalığı yabancılaşma etkisinde papatya gibi yalnızız, kuş yemi gibi yalnızız. Genç Marx'dan Frankfurt Okulu'na, Adorno'dan Sartre'a çözülemeyen bir olgu Yabancılaşma.
Öyle bir zaman ki bu özerk olması gereken insan yaşamı kültür endüstrisinin dayattığı tüketim kültürüyle beraber özerkliğini yitirmekte ve birey olarak bir endüstri ürünü gibi görülmekteyiz. Ya aşkın yabancılaşma boyutu yani" Karşılığında sevgi uyandırmadan seviyorsanız, yani sevgi olarak sevginiz karşılıklı sevgi yaratmıyorsa; seven bir kişi olarak dışavurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür ve bu durum vahimdir."
Ustanın dediği gibi..
Ustanın dediği gibi..
Doğru mu değil mi bilmiyorum
kentler büyüyüp gidiyor ya aldırma
başka bir yaşama tutturmalı diyorum
köprü korkuluklarına
ufak buluşmalara yaslanan
yani tuzun amcası, sevincin
öz kardeşi olan
en küçük bir kuşun gözleriyle
dünyaya baktığın zaman
her şey benim kalbimdir
her şey benim kalbimdir ki bilirim
kimsenin olmadığı bir yerde
ölümü denemek isterdin
hiç değilse bir defa
nisansız bir serçe gibi
herkesin gözlerine saçlarına
avuçlarına dolanan
ama nisan olsa da olmasa da
serçeler benim kalbimdir...
Liquid Liquid - Optimo
Konk - Love Attack
Bush Tetras - Can't Be Funky
ESG - You Make No Sense
0 yorum:
Yorum Gönder