Ahmet: Sumru? Camı açıp bir sigara içsem rahatsız olur musun?
Sumru: Acaba gelecek yirmi beş yılda neler olacak bu ülkede?
Ahmet: Söyliyim; olacak olanları mı, olmasını istediklerimi mi?
Sumru: Bu hangi filmden?
Ahmet: Bu henüz çekilmemiş bir filmden.. Yirmi beş yıl sonra biz senle belki yine Ben-ü Sen’de surlara çıkarız, ama biraz yaşlanmış oluruz. Senle beraber bütün Karadeniz’in etrafını bisikletle dolanırız. Batum’da çaça içer hüzünlü gürcü şarkıları dinleriz. Sonra bir de Mayakovski’nin evine götürürüm seni. Yalta’lı Doktor Çehov’dan öyküler okuruz. ‘İçelim ve birbirimize sen diyelim’ diyip Moskova-Petruşki treninde votka içeriz. Varna’da ‘karşı kıyıdan sesleniyorum sesimi işitiyor musun memeet, memet..’ diyip Nazım’ı yaad ederiz. Sonra haritayı açarız, gözümüzü kapatırız, parmağımızı böyle koyarız bir noktaya, derim; yürü, dünya haritasına. Sonra ben belki politikaya atılırım. Ama sadece ulaştırma bakanı olurum ha. Bütün ülkeyi demir yollarıyla döşerim. Sadece batıdan doğuya değil doğudan Karadeniz’e, Karadeniz’den Akdeniz’e uzun uzun demir yolları. Sonra her bölgede yok olmakta olan diller ve kültürlerle ilgili enstitüler kurulmuş olur. Sonra, sonra ülkede her şey değişmiş olur. Sonra çalışma saatleri beş saat olur. Sonra otuz yıldır içinde bulunduğumuz bu çatışma ortamıyla ilgili hakikatleri araştırma komisyonları kurulmuş olur. Sonra, ne çok sonra var değil mi ?
"Gelecek Uzun Sürer , Özcan Alper"
0 yorum:
Yorum Gönder