Furuğ'un yapmış olduğu birkaç yolculuk sırasında İbrahim Golestan'a yazdığı mektuplardan parçalar:
(...) Derimin altında başımı döndürecek bir baskı olduğunu
duyumsuyorum.. Her şeyi delmek istiyorum ve olabildiğince içine dalmak
istiyorum. Yerin derinliklerine varmak istiyorum. Benim aşkım oradadır.
Tanelerin sürgün verdiği yerde, köklerin birbirine vardığı ve
yaradılışın kendini çürümüşlükte sürdüren noktada. Benim tenim sanki
onun geçici bir biçimidir. Temeline varmak istiyorum. Kalbimi bir meyve
gibi tüm ağaçların dallarına asmak istiyorum.
(...) Hep kapalı
bir kapı gibi olmaya çalışmışım, kimse korkunç içimi görmesin ve
tanımasın diye (...) bir insan olmaya çalışmışım, kendi içimde yaşayan
bir varlık olduğum halde (...) Biz bir duyumsamayı ayaklarımız altında
ezebiliriz fakat ona asla sahip olmadan yapamayız.
(...) Varmak nedir bilmiyorum, ama kuşkusuz tüm varlığımın ona doğru aktığı bir maksat vardır.
Keşke ölseydim ve yeniden dirilebilseydim ve dünyanın başkalaştığını, dünyanın bu denli acımasız olmadığını, insanların bu her zamanki aşağılık ve kahpeliklerini unuttuklarını (...) ve kimsenin evlerinin etrafını duvar örmediklerini görseydim. Yaşamın gülünç alışkanlıklarına bağımlı olmak ve sınırlara ve duvarlara boyun eğmek doğaya aykırıdır.
Keşke ölseydim ve yeniden dirilebilseydim ve dünyanın başkalaştığını, dünyanın bu denli acımasız olmadığını, insanların bu her zamanki aşağılık ve kahpeliklerini unuttuklarını (...) ve kimsenin evlerinin etrafını duvar örmediklerini görseydim. Yaşamın gülünç alışkanlıklarına bağımlı olmak ve sınırlara ve duvarlara boyun eğmek doğaya aykırıdır.
(...) Bir yandan yoksunluklarım bana hüzün veriyorlar; buna karşın bu
durum beni bir ilişki düzeyinde olması olası aldatıcı gösterişlerden
kurtarmakta, beni kendileri ile çarpıntıların ve temel değişmelerin
odağı olan bu ilişkinin diplerine götürmektedirler. Ben doymak
istemiyorum, ben doyumun erdemine varmak istiyorum.
(...) Benim
kötülüklerim nelerdir, iyiliklerimi anlatmadaki utangaçlık ve
güçsüzlükten başka ve göz gördüğünce duvar, duvar, duvar olan bu
dünyadaki iyiliklerimin tutsaklığının ağlamalarından başka. Ve güneşin
karneye bağlandığı, fırsat kıtlığının ve korkunun ve boğuntunun ve
hakaretin olduğu bu dünyada.
0 yorum:
Yorum Gönder