BirinciBlog için yazmış olduğum Hıdrellez Ankara 2013 yazısı
Milli içki ayran, Survivor Duygu derken bahar çaktırmadan geldi. Elbette baharla birlikte gevşeyen gönül yaylarını ve bünyeleri kapsayan o tuhaf rehaveti unutmamak gerekiyor. Baharın ruhunu temsil eden Hıdrellez bir kültürel değerimiz olarak varlığını sürdürüyor. Özellikle İstanbul'da yapılan etkinlikler ile dikkat çeken Hıdrellez Şenlikleri bu sene yurdum başkenti Ankara'da da kutlandı. BirinciBlog ekibinin Ankara'da mecazi anlamda vatani görevini yapan tek üyesi olarak, sizler için festivali yerinde yaşadım. Ankara'da aşık olmak nasıl zorsa, baharı yaşamak o kadar da keyiflidir. Gerçi baharı her yerde yaşamak keyiflidir ama, Ankara'nın o kıç donduran soğuğunu düşününce baharın tadı bir başka oluyor.
Hıdrellez Festivali bu sene ODTÜ'nün Vişnelik Tesisleri'nde yapıldı. Sahneye çıkan grup listesi ise şu şekildeydi:
Burhan Öcal ve Trakya All Stars
Shantel
Ciguli
Firewater
Pire Mehmet Ahırkapı Roman Orkestrası
Sürpriz sanatçılar
Gerçi sürpriz sanatçı kimdi o bir türlü öğrenemedim. Demek ki cidden sürpriz oldu. Festivalin kapı açılışı 14.00 civarında oldu. Festival alanına girişim 14.30 civarındaydı. Haliyle sıcağın ortasında fazla bir kalabalık yoktu. Erken davrananlar ağaç gölgelerini kapmış, kimileri minder, kilim, portatif sandalye, şemsiye kameraman Cevat Kelle misali tam teşekküllü gelmişti. Çoluk çocuk kendini çimenlere bırakmıştı. Bulduğumuz bir gölgeye sığınıp, sanatçıları beklemeye başladık. Ağırkapı Roman Orkestrası festival alanını dolaşak, hem insanları eğlendirmeye çalıştılar hem de ramazan davulcusu misali baya bir bahşiş topladılar. Zaten Ağırkapı'cılar joker misali her boşlukta ortamı canlı tutmaya çalıştılar. Sahneye ilk çıkan isim Firewater'dı. Benim dinlemeyi en çok istediğim ekip, gerek çok fazla insanın bilmemesinden, gerekse sıcağın etkisinden istediği etkiyi yaratamadı. Ama bence çok sağlam çaldılar. Firewater nasıl bir müzik yapıyor derseniz? Hemen tarif edeyim. Gogol Bordello'dan bir tutam punk ve Shantel'in biraz rock halini düşünün. "Electric City", "Get Out My Head" gibi şarkıları dünya gözüyle dinlemek çok keyifliydi. Solist Tod Ashley bir ara "Bir berber bir berbere gel beraber gel bire berber…" tekerlemesini söylemeye çalışarak izleyiciler arasında tatlı gülüşmelere neden oldu.
Daha sonra sahneye büyük kesimin sabırsızlıkla beklediği Ciguli çıktı. Binnaz ile yapılan giriş resmen ortamda doping etkisi yaptı. Herkes ayakta ve millet döktürüyordu. Ciguli sempatik adam, devamlı izleyiciler ile konuşarak tempoyu yüksek tuttu. Ciguli'nin sürekli "bende sizden biriyim" demesi, ben de "acaba biz kimiz" sorusunu doğurdu. Ama şu gerçek, Ciguli'nin hiçbir şarkısı "Binnaz" kadar etkili olamadı. Ciguli'den sonra sahneye çıkan Shantel tabiri yerindeyse festival alanını Flash Tv stüdyolarına çevirdi. İnsanların bu gece asıl kimi beklediğini öğrenmiş olduk. Sahneye ilk çıktığı an "Geçen günlerde Paris'deydim, Ankara ve Paris muhteşem" diyerek ezber bozan Shantel, insanlara "vay anasını biz nerede yaşıyormuşuz" duygusu yaşattı. Ya da sahneye sarhoş çıktı. Artık içimizden biri olan, Cihangir'de möbleli 2+1 ev tutan ve Muhteşem Yüzyıl dizisinde bir rol bekleyen Shantel; oynak ritimler eşliğinde "Ben seni İstanbul Boğaz'ında değil, Ankara ayazında sevdim" temalı bir DJ set sundu.
Shantel yukarıdaki resimden de anlaşılacağı üzere "Disko Partizani" şarkısına giriş yaptığında ortalık yıkılmaya başladı. Sahneye insanları davet etmesi, güvenlik ile insanlar arasında bir saklanbaç oyununa dönüştü. Haliyle izleciler kazandı ve sahne bayram yerine döndü. Shantel güvenliğe "Koçlar sakin olun, herşey kontrol altında" diyerek tansiyonu yumuşattı. Gecenin yıldızı Shantel finali, devrimci marşlarından biri olan "Bella Ciao" yani hepimizin bildiği ismiyle "Çav Bella" şarkısı ile yaptı. Haliyle sol eller yumruk şeklinde havadaydı. Müthiş keyifli bir yorumdu. Gecenin son ismi Burhan Öcal ve Trakya All Stars, gerek ses sorunları, gerekse bir türlü bitmeyen soundcheck nedeniyle yarım saatlik bir gecikmeyle sahneye çıktı. Soğuyan hava ve bu gecikme, alanda ufak çaplı bir boşalmaya neden oldu. Bu sorunlar Burhan Öcal'a gerginlik olarak yansımıştı. Bir türlü istediği gibi olmayan ses düzeni ustanın keyfini kaçırmıştı. Neyse ki ilerleyen saatlerde oynak ritimler eşliğinde bu sorun tatlıya bağlandı. Gecenin sonunda soğuktan titreyen ve oynamaktan bitkin düşmüş, mutlu insanlar evlerine doğru yola çıktı.
Gerçi biz finali bir Ankara klasiği olarak Aspava'da bitirmeyi tercih ettik. Bol soğan-soslu dürümler eşliğinde Hıdrellez festivalinden şu ana fikirleri çıkardık:
"Romanlar belli ki kaynanalardan çok çekiyor olacak, her şarkıda bir kaynana lafı geçiyor."
"Gecenin gizli yıldızı "Ankara'nın Bağları" şarkısıydı. Bir şarkı bu kadar mı sevilirmiş. Sıkıştığın yerde çal. Oynatması garanti."
"Ankara ahalisi cidden kurtlarını dökmeyi özlemiş, insan oynamaktan yorgun düşer mi, düşüyormuş."
"Güneşe aldanmayın, baharda olsa Ankara'da gece adamı üşütür."
"Bu kadar roman havası sanırım bana bir sene yeter, gece sonunda kendimi Karpatların Maradona'sı gibi hissettim. Eve geldim hala kıçım, başım ayrı oynuyordu."
Evet Bombacı Mülayim dilek ağacına bez bağlayıp, sizler için Ankara'dan bildirdi. Son olarak BirinciBlog'u takip etmeyi unutmayın. Çünkü hayatın olduğu her yerde biz varız.
"Not: Bu yazıda kullanılan tüm fotoğraflar Ortadoğu ve Balkanlar'ın en iyi fotoğrafçısı, Mehmet Turgut'un en büyük rakibi, değerli dostum Hasan Akdemir tarafından çekilmiştir. İtinayla düğün fotoğraflarınız çekilir."
Shantel - Disko Partizani
Firewater - Electric City
0 yorum:
Yorum Gönder