Bugün 22 Mayıs. 1959 senesinin 22 Mayıs tarihinde, modern müziğin en tartışmalı figürlerinden biri olan Steven Patrick Morrissey (Mozz) dünyaya gözlerini açıyordu. Morrissey, gitarlı müzik yapan ünlü ya da ünsüz bir çok grubun etkilendikleri isimler bölümünün demirbaşlarından biri olan The Smiths müzikal yolculuğuna 1982 yılında başladı. Mozz The Smiths’le başladığı yolculuğu şu an tek tabanca olarak sürdürüyor. Rivayet odur ki Johnny Marr kendi bestelerine söz yazacak birisini arar ve karşısında Morrissey’i bulur. Marr, Morrissey’in kaleminin sesi olmuştur. İkili çok iyi bir kimya tutturarak, müzik tarihinin en iyi ikililerinden birini oluştururlar.
70 yılların sonlarında punk’la başlayan,
post-punk akımıyla farklı bir yöne yol alıp, indie müzik denen kavrama
evrimleşen o nefes kesen yılların en önemli şahitlerinden biriydi
Morrissey. Hatıralara dönersek; Ada coğrafyasında bir şeyler değişiyor
insanlar artık sadece bir nesne değil tarihin öznesi olma taleplerini
dile getirmeye başlamış, punk denen müzikal akım Sex Pistols katalizörlüğünde patlamaya hazırlanıyordu. Mark E. Smith hipplerden nefret ederek yaşananları bir köşeden sessizce izleyerek tarihe şahitlik ediyordu. George Best en güzel gollerini saha içinde ve dışında atmış kariyerinin sonlarına gelmekteydi; The Wedding Present onun ismiyle tabiri yerindeyse indie müziği yeniden yorumlayan beton gibi bir albüm yapmıştı.
Tüm bunlar yaşanırken Morrissey, Demir
Lady ile yaşadığı karşılıksız aşkın doruklarında sakıncalı şarkı sözleri
yazmaya devam ediyordu. Tony Wilson Factory Records’ı kurup müzik tarihini kökten etkileyecek bir sound’un peşindeyken Morrissey yine oralardaydı. Ian Curtis yeter artık benden bu kadar diyerek ilmeği boynuna geçirdiğinde, Hacienda’de dönemin yakıtı kimyasallarla en hızlı partiler verilirken, Stone Roses gelmiş
geçmiş en güzel debut albümlerden birini yayınlarken; Morrissey, Oscar
Wilde kitapları arasında dünyayı anlamaya çalışıyor ve Charles Bukowski’nin:
“Bir insanı sevmek mümkün mü sence? İyi tanımadığınız biri ise belki. Ben insanları pencereden seyretmeyi severim.”
dizelerini kendi kendine tekrar ediyordu.
Arkasında inanılmaz bir müzikal miras bırakan Morrissey bir çok şarkısı
ancak defalarca dinlendikten sonra anlaşılabilecek karanlık, hüzünlü ve
benzersiz bir insan. Dünya üzerinde hiç kimse kendini Morrissey kadar
mutsuz, yalnız ve melankolik hissetmedi. Bir nesil Morrisey’le hayatı
tekrar yorumladı ve karanlıktan aydınlığa çıktığımız anların çoğunda
Morrissey bizzat yanı başımızdaydı. İyi ki doğdun Morrissey. Son olarak
acaba The Smiths tekrar birleşir mi diyenlere üzücü bir haberim var. Çok
sıkı bir vejeteryan olan Morrissey, “The Smiths tekrar bir araya gelir
mi?” diyenlere şöyle ironik bir cevap vermiş. “Eski grubuma dönmektense testislerimi keser yerim.” Anlayacağınız The Smiths efsanesini tekrar bir arada görmek çok büyük bir hayal.
Morrissey - We Hate It When Our Friends Become Successful
The Smiths - Panic
0 yorum:
Yorum Gönder