Nick Drake Jim Morrison'a benzeyen dış görünüşü, güçlü ses rengi, kendine has gitar tarzı ve alışılmışın aksine asil bir İngiliz ailesinin Cambridge'i kazanmış oğlu olarak sıradışı bir müzik figürüydü. Kendini sadece gönül verdiği müziğe adamış bu mutsuz insan; sansanyon, şöhret ve uyuşturucu üçgeninde boğulmuş rock starlarından çok farklı bir karaktere sahipti. Özel yaşantısında öne çıkan hiçbir yönü yoktu omuzlarına çöken ağır deprasyon ve hayalkırıklıkları hayatının en belirgin referans noktalarıydı. Örneğin ilk turnesini, konserlerde seyircinin gürültülü bir şekilde konuşması yüzünden yarıda bırakmış ve bir daha hiç canlı çalmamıştır.
Onu daha iyi anlayabilmek için antidepresan tedavisi görmeye başladığı dönemde kaydedilen Pink Moon albümünü dinlemek yeterli olacaktır sanırım. Sadece gitarı ve çiğ sesiyle kaydedilen bu albüm sürekli kaybeden bir adamın hayatla hesaplaşması sanki. Evet 1974 yılında bu görkemli adam henüz 26 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Acaba o hapları sadece uyumak için mi aldı, yoksa gerçekten hayatına son mu vermek istiyordu. Bu sorunun cevabı bir bilinmez olarak kalsa da, bilinen bir gerçek bugün folk müziğin bu görkemli kaybedene çok şey borçlu olduğudur.
Onu daha iyi anlayabilmek için antidepresan tedavisi görmeye başladığı dönemde kaydedilen Pink Moon albümünü dinlemek yeterli olacaktır sanırım. Sadece gitarı ve çiğ sesiyle kaydedilen bu albüm sürekli kaybeden bir adamın hayatla hesaplaşması sanki. Evet 1974 yılında bu görkemli adam henüz 26 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Acaba o hapları sadece uyumak için mi aldı, yoksa gerçekten hayatına son mu vermek istiyordu. Bu sorunun cevabı bir bilinmez olarak kalsa da, bilinen bir gerçek bugün folk müziğin bu görkemli kaybedene çok şey borçlu olduğudur.
Nick Drake - Northern Sky
Nick Drake - River Man
0 yorum:
Yorum Gönder