Dün 'Dünya Mutluluk Günü'ydü. Mutluluk nedir peki? Haldun Taner, yıllar önce çok güzel bir tarifini yapmıştı mutluluğun.
"Mutluluk insanın içini ısıtan, ışıklandıran bir
şeydir. Kanının iyi dolaştığını, kalbinin gümbür gümbür attığını, yoğun olarak
yaşadığını hissettiren şeydir. Mesela bir temmuz öğlesi dalgalanan başak
tarlası, yağmurlardan sonra taze çimenlerin kokusu, üstünde çiğ damlası ile
sabaha bakan bir gonca. Mutluluk desti kokan bir bardak sudur. Bir kadının güneşten
yanmış kolundaki altın sarısı ayva tüyleri... Sonra gök kubbe, yıldızlar,
sahilin hışırtısı. Bir çocuğun sevinci, bir yaşlının gülüşü. Mutluluk mesela
özgürlüktür. Özlü bir Şey okuyup yüce insanlarla bir ortaklık kurmaktır. Mesela
gelişmektir, oluşmaktır, sevişmektir. Ağır, ağır bir dağa tırmanıp yükseldikçe
bir zamanlar bir şey sanılmış tepeciklerin arkasındaki boşluğu farketmektir. Daha
ne diyeyim, mutluluk gecenin ucundaki ilk maviliği, bir vapur güvertesinden
seyretmektir."
Elbette siyah beyaz misali mutluluğun olduğu yerde üzüntü de olacaktır. Ama üzüntüden daha korkunç olanı 'nefret'. Duyguların en aşağılık olanı. Bakın Bukowski nefreti yüreklerinde saklayanlar için ne demiş.
"Nefreti en iyi becerenler, sevmeyi vaaz edenlerdir. Vaaz verenlerden
sakının. Övmekte hızlı davrananlardan sakının; karşılığında övgü
beklerler. Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının; tek başlarına bir
hiçtirler. Ortalama erkekten, ortalama kadından sakının. Sevgileri
vasattır, vasatı aranır dururlar. Ama nefretleri dahiyanedir. Nefretleri
seni beni herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir. Kendilerini tam
sevemedikleri için senin sevginin eksik olduğuna inanırlar ve senden
nefret ederler. Ve nefretleri; parlak bir elmas, bir bıçak, bir dağ, bir
kaplan, bir baldıran otu kadar mükemmeldir. Çünkü en usta oldukları
sanattır nefret!"
Yukarıdaki tanım ne kadar tanıdık değil mi? Çok acı ki insanlar gittikçe birbirlerine düşman oluyorlar. Kutuplaşıp kendi saflarını sıklaştırıyorlar. Taraf olmayanlar yok olmakla tehdit ediliyor. Sevgi, aşk, mutluluk gibi duygular zaafmış gibi gösteriliyor. Daima güçlü olup ezen taraf olman gerektiği söyleniyor. Güç, koltuk, makam, kariyer için insanlığından vazgeçip, duygusuz bir robota dönüşmen isteniyor. İçim o kadar dolu, söylenecek o kadar çok şey var ki uzatmak istemiyorum. Umarım hepinize Mutlu Pazartesiler demeye devam edebilirim. Sadece mutluluk mavi bir çocuk olsun ve bahçemizde oynamaya devam etsin.
Son olarak dün ayrıca Dünya Serçeler Günü. Tüm yalnız serçeler benim kalbimdir...
Büyük şairin dediği gibi;
doğru mu değil mi bilmiyorum
kentler büyüyüp gidiyor ya aldırma
başka bir yaşama tutturmalı diyorum
köprü korkuluklarına
ufak buluşmalara yaslanan
yani tuzun amcası, sevincin
öz kardeşi olan
en küçük bir kuşun gözleriyle
dünyaya baktığın zaman
herşey benim kalbimdir...
doğru mu değil mi bilmiyorum
kentler büyüyüp gidiyor ya aldırma
başka bir yaşama tutturmalı diyorum
köprü korkuluklarına
ufak buluşmalara yaslanan
yani tuzun amcası, sevincin
öz kardeşi olan
en küçük bir kuşun gözleriyle
dünyaya baktığın zaman
herşey benim kalbimdir...
Happiness - Sam Sparro
0 yorum:
Yorum Gönder