Postkolik dergisinin Mart sayısı için yazdım.
Çölü kendilerine yurt edinmiş,
çölün mavi insanları Tuaregler. Birçok insan onları ilk defa Bernardo
Bertolucci’nin ‘Çölde Çay’ filminde görmüştür. Tarih sayfalarında sekizinci
yüzyıl başlarında kuzeye göç edip Sahra çölüne yerleştikleri yazılır. Tuaregler
veya kendilerine taktıkları isim olan Kel Tamaşekler ve onların içinden çıkmış
Tinariwen grubu.
Tinariwen Çölden çıkıp, tüm
dünyaya ulaşmış bir mucize. Mali’nin en kuzey tarafında yer alan bir bölgeden
çıkan Tinariwen, 70’li yılların sonunda kendi yöresel enstrümanları ile gitarı
güzel bir sentez içinde eritmeyi başardı. Grubun kurucusu İbrahim Ag Alhabib,
içindeki müzik tutkusunu kendi tabiriyle Bob Marley, Jimi Hendrix, James Brown,
John Lee Hooker gibi isimlere borçlu. Çöle ulaşan bu
sanatçıların kasetleri sayesinde 1979 yılında Tinariwen grubunun temelleri
atılmış oluyordu.
Savaş ve Müzik
Bu dönemde Tuaregler, Mali
hükümetine karşı bir ayaklanma başlattı. Tuareglerin özgürlük savaşına destek
veren Albay Kaddafi’nin Libya’daki askeri kamplarına birçok Tuareg katıldı. Bu
özgürlük ayaklanması içerisinde yer almak isteyen grup üyeleri de bu kamptaydı.
Burada Abdallah adlı bir gitaristi aralarına kabul ettiler. Böylece 1985
yılında bir askeri kampta Tinariwen resmen kurulmuş oldu. Grubun ismi yerel
dilde çölün çoğul halini ifade ediyor. Tıpkı yapmak istedikleri müzik gibi.
Abdallah’ın gruba katılması bir dönüm noktası olacaktı. Bu sayede grup, Mali’li
Blues efsanesi, Afrika’nın John Lee Hooker’ı olarak anılan Ali Farka Touré’nin
müziğiyle tanışacak ve bu büyüleyici çöl blues melodileri grubun gelensek
müzikleri arasında bir köprü vazifesi görecekti. Bu dönem bir yanda silah, bir
yanda gitar ikilemi arasında geçti. 1990 yılında başlayan Tuareg ayaklanması
ile grup hem savaştı, hem de isyancılara müzik yaptı. Birkaç yıl sonra gelen barış
ortamı sonrası insanlar yurtlarına tekrar döndüler.
Dünyaya açılmak
1999 yılında Mali’yi ziyaret eden
Fransız dünya müziği grubu Lo’jo, Tinariwen ile tanışma fırsatı buldu ve
böylece uzun yıllar sürecek bir dostluğun temelleri atılmış oldu. Bu tanışma sayesinde
Tinariwen, Fransa’da bir festivale katılmak için davet aldı. İlk defa yabancı
bir topluluk önünde verilen bu konserde, seyirciden alınan tepkiler çok
güzeldi. Bu süreç grubun ilk albüme giden yolu açmış oldu. Mali’de yerel bir
radyo istasyonunda kaydedilen ‘The Radio Tisdas Sessions’ albümü olumlu övgüler
aldı. Hatta albüm daha geniş kitlelere ulaşması amacıyla 2002 yılında tekrar
basıldı. Bu başarı onların Avrupa’da birçok festivale davet edilmelerini
sağladı. Artık Tinariwen dünyanın tanıdığı bir grup olma yolunda hızla
ilerliyordu. Üç yıl sonra grup Gezgin anlamına gelen ikinci albümleri
‘Amassakoul’Bamaku’yu kaydettiler. Albüm tıpkı ismi gibi sürekli seyahat
halinde olan grubun yaşantısını özetler nitelikteydi.
Yeni albüm Emmaar
Birbirini takip eden albümler,
konserler serisi ve 2012 yılında kazanılan Grammy ödülü sonrasında, grup
geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde yeni albüm ‘Emmaar’ı çıkardı. 11 şarkıdan
oluşan albüm aynı kimyayı içeriyor; çöl blues, rock’n roll’u ruhu ve Tuareg
gelenekleri. Albümün yapım sürecinde dikkat çeken bir diğer unsur olarak
‘Emmaar’ grubun yaşadığı topraklardan çok uzakta kaydedilmesi. Albüm Kaliforniya
Mojave çölü yakınlarındaki Joshua Tree
Ulusal Parkı’nda kaydedilmiş. Elbette burası Sahra Çölü’nün yerini tutmuyor ama
yine albümde havada uçuşan kum fırtınalarını hissediyorsunuz. Ayrıca Red Hot
Chili Peppers gitaristi Josh Klinghoffer’ın bu albüme vermiş olduğu desteği
unutmayalım. İki yıl önce ülkemizi de ziyaret eden grubun konseri izleyen
insanları büyülediğini tekrar hatırlatalım. Tinariwen, doğru müziğin gökyüzünü
aşarak insanlara ulaşmasında evrensel bir gösterge olmuştur. Çünkü kimi zaman
siyasetin, liderlerin, hükümetlerin, silahlarının yapamadığı çoğu şeyi ufak bir
nota yapabilir.
Tinariwen - Toumast Tincha
0 yorum:
Yorum Gönder