Dolunaylı bir Pazartesi gecesiydi.
Sağ avucumda deniz, sol yanımda üşüyen zeytin ağaçları, tepemde karanlığın
bilge kuşu baykuş. Bir kiraz yediğimi
hatırlıyorum kurtluydu. Etrafım boş kalabalıklardan geçilmiyordu. Çok
korkuyordum kaybolmaktan çokluk içinde. Gerçi etrafları tarafından
anlaşılmayan, haklarında daima yanlış hükümler verilen insanların zamanla bu
yalnızlıklardan bir gurur ve acı bir zevk duymaya başladıklarını biliyordum.
Bir kenti güzelleştiren insanlar ağır
ağır göçmüştü. Yoksa her şey böyle mi başlamıştı diye ürperdim. Bütün ölüleri
kuş yuvalarına gömüp, geriye parça tesirli bir mektup bırakıp, gitmeli kara bir
trenle. Son durakta, bir gece vakti
anadan üryan koşmalı tüm dünyayı…
Chapel Club - Roads
2 yorum:
ne tatlı bir blog bu (: bak bak bitmiyor.Her postta yeni bir şey öğreniyorsun.Teşkür edelim bari,üstümüzde kalmasın.
Eyvallah sevgili dost....
Yorum Gönder