27.02.2017

5 PAZARTESİ ŞARKISI


Bugün günlerden yeni bir Pazartesi. 5 şarkılık listemizin konusu efsane dizi Black Mirror'ın 3. sezon 4. bölümü 'San Junipero'da çalan birbirinden güzel şarkılar. San Junipero sadece Black Mirror serisinin değil, son yıllarda yayınlanan en iyi dizi bölümlerinden biri olarak akıllara kazınıyordu. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgi, ölüm sonrası yaşam, vazgeçilenler, vazgeçilemeyenler, zaman nedir? aşk nedir? bunun gibi akılları kurcalayan onlarca soru. 

Hüzünlü bir şarkıda söylendiği gibi;

Ne sen Leyla' sın ne de ben Mecnun
Ne sen yorgun ne de ben yorgun
Kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz hepsi bu...

Müziğin hiç susmaması umuduyla hepinize Mutlu Pazartesiler..


The Smiths - Girlfriend In A Coma



Simple Minds - Don't You (Forget About Me)



Robert Palmer - Addicted To Love



INXS - Need You Tonight



The Bangles - Walk Like an Egyptian



BONUS: Belinda Carlisle - Heaven Is A Place On Earth

Bir şarkı, bir diziye ancak bu kadar yakışabilirdi. Sözün bittiği ve müziğin başladığı son nokta... Sahi hayatın nasıl bir tanımı yapılabilirdi? Sonu bilinmeyen bir yol hikayesi, yalnız başlayan ve yalnız biten bir yolculuk, bir kalp çarpıntısı, kelebekler, kuşlar, şehirler, sokaklar... Ya da sadece koca bir Bulantı...

16.02.2017

The Jesus & Mary Chain - Always Sad


1983 yılında İskoçya’da kurulan post-noise tarzında bir efsane olan The Jesus and Mary Chain 18 yıl aradan sonra geri döneceğini duyurmuştu. 24 Mart’ta yayınlanacak "Damage and Joy" albümünden ilk olarak "Amputation" bizlerle buluşmuştu. Geçtiğimiz günlerde albümden "Always Sad" isimli yeni bir şarkı daha müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Son olarak 1985 tarihli "Psychocandy" ne güzel bir albümdü. Ve bu albümde yer alan, bir filme bu kadar yakışır dediğimiz Lost in Translation filminde bizleri melankoliye boğan Just Like Honey şarkısı...


14.02.2017

ALTERNATİF AŞK ŞARKILARI


Bugün dersimiz "Aşk", konumuz ise; "Başka türlü aşk şarkıları". Ne demiş serseri yazarın biri; "Kalabalığa karışmak için hiçbir özellik gerekmez, ama yalnız ve dik durmak için gerçekten çok şey gerekir.." Tüm Kaybedenler Kulübü üyeleri için "Ve Odunu" politikası ile son sözü elbette müziğe bırakıyoruz.

Öyleyse Aşk olsun...  

Babyshambles – Fuck Forever

İngiliz ileri uç serseri ekolünün bir numaralı forveti Pete Doherty ebedi mutluluğun sırrını açıklıyor. Formül basit, fazla duygusallığa girmeden gole dönük atak futbol oynamak. Pete Doherty bu agresif yönünyle, bir dönem Libertines grubunun beyni olarak o dönemin bir diğer ünlü ismi The Strokes ile zengin-fakir rock'cı kavgalarını yapmıştı. Olsun arada kavga iyidir. Arayı sıcak tutar..

Ahmet Kaya – Giderim


Bir dönem ülkemizden çatal, bıçakla kovalanıp, öldükten sonra baş tacı edilen Ahmet Kaya mesajı sert ve çok net veriyor. Senden aldığım ne varsa / Yerine koyar giderim / Ezdirmem sana kendimi / Gövdemi yakar giderim / Beddua etmem üzülmem / Kafama sıkar giderim.





Özlem Tekin – Aşk Her şeyi Affeder mi?

Özlem Tekin evrensel bir konuya parmak basıyor. Cidden soru en kazık yerden geliyor. “Risk Nedir?” sorusundan bile zor bir soru. 90’lı yıllardan bu yana bu soruya şahsen ben bir cevap bulamadım. Siz buyduysanız lütfen beni arayınız. Ayrıca hatalıysam da arayabilirsiniz.

Erkin Koray – Deli Kadın

Yılların usta müzisyeni Erkin Baba; naz, kapris, huysuzluk yapıp, problem çıkarmayı seven dişi denen canlılara mesajı çok net veriyor. Deli kadın / Hiç sen beni / Anlamadın / Sopa mopa / Kar etmiyor / Taş kafana.

Violent Femmes – Fat

Özellikle Çikolata, Eti Puf ve Eti Cin seven hanım arkadaşları unutmayan Violent Femmes grubu şöyle diyor şarkıda: Umarım şişmanlarsın / Çünkü şişmanlarsan eğer / O zaman benim dönmemi istersin / Ben bakmam ne kadar şişkosun, ne kadar sıska / Bana sadece sevecek bir şey ver. Cidden çok samimi ve içten şarkı sözleri. Bu arada bir Biskrem versem döner misin?



Jane Birkin & Serge Gainsbourg – Je t’aime… moi non plus

Serge ve Jane çiftinden bir yatak odası şarkısı. Belki de dünya üzerindeki en erotik şarkı. Katıksız sevişme şarkısı. Jane Birkin “seni seviyorum” diye inlerken, Serge cevap veriyor “ben de seni hiç!”

Sezen Aksu – Git

Aşkın en zor evresi ayrılık kısmıdır. Minik Serçe, bu sarsıcı ve insanı bozguna uğratan duruma el atıyor. Mademki istiyorsun, öyleyse durma git / Beni düşünme, rahat ol, yalnız kalabilirim / Sen de bilirsin, hiçbir acı sonsuza dek sürmez / Hatta her an yeniden sevebilirim. Güzel hoş diyorsun Minik Serçe, ama her an yeniden sevebilirimle olmuyor bu iş cidden. Evet olmuyor…

Esmeray – Unutama Beni

Hatırlarsanız “Eternal Sunshine of Spotless Mind”, eski sevgiliyle ilgili tüm anıları beyninizden silmek konulu nefis bir Michel Gondry filmiydi. Hatta öyle ki Gondry Esmeray’ın bu şarkısını dinlememiş ve filmi yapmaya karar vermiş. Tamam tamam uyduruyorum yok öyle bir şey. Ne diyordu Esmeray “Boğazında düğümlenen hıçkırık olayım / Unutma beni / Unutama beni. Cidden beddua gibi sözler.



Barış Manço – Lambaya Püf  De
Barış Manço’dan gaz lambalı dönemlere ait içinde derin mesajlar barındıran güzel bir eser. Sevişme tansiyonunu yükselten ateşli bir şarkı. Günümüzde şarkı “Hanım şu elektriği bir kapatıver, halvete girelim” şekline döndü, orası ayrı bir konu elbette.

Kesmeşeker – Aşk ve Para
İşte tarihin asla cevap bulamadığı en büyük soru “Aşk mı yoksa paramı” Tam bir kargaşa denklemi; aşklı fakat parasız günler ve paralı fakat aşksız günler ikilemi. Gerçi günümüzde para her kapıyı açar mantığıyla konuyu kısa kesiyorum.

Grup Vitamin – İstanbul’da

Grup vitamin’in bir yandan uzaklardaki sevgiliye mesaj verdiği, diğer yandan İSKİ’ye giydirdiği çalışma. Gittiğin yerler nasıl, bilinmez güzelim / İstanbul’da sular akmıyor / Bu sabah yine her sabah ki gibi sıkıldım İstanbul’dan / Moralim bozuk, cereyan kesik, hele bir de sen yoksun ya, çok yazık. Elbette grubun Aşkın Gözyaşları şarkısı da unutulmamalı. Dönemin meşhur şarkılarından alınan sözlerin Grup Vitamin’in nefis kolajı eşliğinde ortaya çıkan şiirsel eser. Hatırlar mısın bilmem o mahur beste çalar Müjgan ile ben fenalaşırdık. Bu arada Gökhan Semiz cidden çok büyük sanatçıydı.

Juanito – Arkadaşımın Aşkısın

En büyük dostluklar çoğunlukla araya bir kadın girdiği zaman bozulur derler. Bu bağlamda arkadaşının aşkına duyulan sevgi, tarifsiz bir huzursuzluk ve pişmanlık barındırır. Özellikle Türkiye coğrafyasında çok sakıncalı bir konu. Allah muhafaza namus davası ayağına kör kurşunlara gelirsin. O yüzden bildiğin yoldan şaşma, arkadaşının aşkına bakma.



Finali romantik cümlelerle yapalım istedim. Görkemli kaybeden, alkolik serseri Charles Bukowski TRT Ankara Radyosundan sizler için bildiriyor. Esen ve aşkla kalın dostlar.

Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar
Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar
Ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik
Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik….


Sevgi


"Binlerce yıllık uygarlığın ardından insanlık hala sevmeyi öğrenemedi."

Vicky Cristina Barcelona

13.02.2017

5 PAZARTESİ ŞARKISI


Günlerden yeni bir pazartesi ve bu haftaki müzikal yolculuğumuz 90'lı yıllar ile devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda 1990 yılında çıkan albümlerden seçtiğim parçalara yer vermiştim. Bugün durağımız ise 1993 yılı.

Kış artık son demlerini yaşıyor, mevsim yavaştan değişmeye başladı. Yağmurlar ve güzel günlerin umuduyla. Ne güzel demiş Brautigan "O kadar güzelsin ki yağmur başladı." Umut hiç bitmesin, müzik hiç susmasın.

Hepinize Mutlu Pazartesiler...

Suede - Animal Nitrate

Bir grup düşünün daha ilk albümleriyle önemli müzik dergilerine kapak olmuş, bir medya kasırgasıyla geleceğin starları ilan edilmiş. Suede 1993 yılında çıkardığı ilk albümüyle büyük bir fırtına koparmıştı. The Smiths ve Bowie etkileşimli bol gitarlı, bulanık glam rock bir sound ve grubun cilveli biesexsüel tavırları. Kimilerine göre Suede, ada coğrafyasının grunge etkisine verdiği bir cevaptı. Rüya iyi başladı fakat sonrası muğlak...




The Smashing Pumpkins - Today

90'lı yıllar dendiği zaman benim aklıma gelen ilk isim her zaman Smasking Pumpkins olmuştur. 1993 yılında çıkan "Siamese Dream" ( albümün adı bir rüya halinde yaşamak, insanlar arasında organik bağ anlamına geliyor) grubun lideri Billy Corgan'ın hırsının sonucudur. 1991 yılında çıkan Gish sonrası grup üyeleri arasında çıkan iletişimsizlik sürecinde Billy Corgan tüm ipleri eline alarak bu bir saatlik hard-rock harikasının çıkmasına sebep olmuştu. Albüm çocukluk rüyaları-karabasanları arasında Black Sabbath gücünü, Led Zeppelin dinamiklerini ve Pink Floyd'un psikedelia'sını sunuyordu. Özetle güzel günlerdi.




Nirvana - All Apologies

Bir albüm için en büyük talihsizlik Nevermind gibi rock tarihine damga vurmuş bir albümün ardından çıkmak olurdu. In Utero 1993 yılında yayınlanmasına rağmen, Nevermind'ın ağırlığı altında ezilmedi. Bu noktada ilk albümleri Bleach'teki metal sound'dan kurtulmak isteyen Nirvana ve albümün yapımcısı olan Steve Albini'nin payı büyüktü. Bütün bunlara rağmen albümün ilk versiyonuna plak şirketi Geffen onay vermemişti. Kurt Cobain'in giderek artan uyuşturucu problemi ve Courtney Love ile yaşadığı fırtınalı ilişki albümün çıkmasını geciktirmişti. 




PJ Harvey - Dry

Yine işin içinde Steve Albini'nin olduğu bir başka karanlık albüm. 1993 yılında çıkan "Rid Of Me"  albüm kapağında Polly Jean Harvey'in savrulmuş dağınık uzun saçları, hafiften kapanmış gözleri ve narin omuzları ile buyrun  cenaze namazına der gibiydi. Rid Of Me, PJ Harvey'in ikinci albümü olsada tam anlamıyla yeteneklerini sergilediği ilk albümüdür. Harvey'in vahşi sesi eşliğinde, çıldırmaya ramak kalmış gitarlar, kirli blues riff'leri, çıplak, öfkeli ve samimi bir sound. Fazla söze gerek yok. Rock camiasının nev-i şahsına münhasır kişiliği PJ Harvey...




Björk - Human Behavior

İzlanda Reykjavik'te doğan Björk Gudmundsdottir tıpkı ülkenin nefes kesen doğası gibi başına buyruk bir çocukluk geçirdi. Rüzğarlı mağaralarda başlayan şarkı söyleme sevdası onu daha 11 yaşında kendi albümümünü kaydetmesine itti. Daha sonra çeşitli grupların içinde yer aldı. Bunların içinde en bilineni elbette The Sugarcubes oldu. Grubun yavaş yavaş tanınmaya başladığı bir dönemde 1991 yılında grubu dağıtarak Londra'nın yolunu tuttu. 808 State grubundan tanıdığımız Graham Massey ve prodüktör Nelle Hooper'ın desteğini alarak Debut albümünü çıkardı. Albüm kapağında yer alan o utangaç kız profili, albümün içine girildikçe tüyler ürperten bir sesle tüm dünyaya haykırıyordu: "Ben geldim." 52 dakikalık albüm inişleri-çıkışlarıyla buzlu coğrafyalardan, yağmurlu şehirlere tek yön bir yolculuk biletiydi. Sonrası bildiğiniz gibi; Björk söyledi, dünya onu alkışladı...




BONUS: Levent Yüksel - Med Cezir

1993 tarihli bu ilk albümüyle Levent Yüksel çıtayı o kadar yükseğe taşımıştı ki, zaman içinde bu çıtayı asla aşamadı. Albüm, Sezen Aksu prodüktörlüğünde yayınlanmıştı. Tuana ve Med Cezir hariç tüm parçaların düzenlemesi de rahmetli Uzay Heparı tarafından yapılmıştı. Albümde 10 şarkı vardı ve hepsi birbirinden özel kayıtlardı. Levent Yüksel yine albümler yaptı, şarkılar söyledi. Ama hiç biri bu ilk albüm vuruculuğunda olmadı. İnsanlar konserlerinde hep bu şarkıları duymak istediler. Mezuniyet gecelerinde "Bu Gece Son" şarkısı bir demirbaş oldu. "Yeter ki Onursuz Olmasın Aşk" eşliğinde yine sevda gözyaşları dökülmeye devam etti. Tuana isimli kızlara aynı isimli şarkı ile serenat yapıldı. Dolunaylı gecelerde Med Cezir şarkısı dinlendi.


3.02.2017

Halay Başı: The Coral


Müzik piyasasında kimi gruplar için ilk albüm sendromu diye gizli bir hastalık var sanırım. Örneğin MGMT, kısmen Interpol ve The Coral bu hastalığa yakalanan aklıma gelen ilk isimler. 1996 yılında martıların sıkıntıdan çığlık attığı, Liverpool yakınlarında bir deniz kasabası olan Hoylake'de kurulan ve 20 yaşın altında 6 arkadaştan oluşan The Coral, albümleri yayınlanmadan önce özellikle "Shadows Fall" şarkısı ile dillere düşmüş, genç kızların gönlüne salıncak kurmuştu.  2002'de ise "The Coral" ismini taşıyan debut albümleri çıkınca geleceğin yıldızları arasında gösterilmeye başlanılmış ve o yıl Mercury Prize adayı olmuşlardı.

The Coral, aslında ilk albümleriyle öyle fizik kanunu gibi yeni bir şey sunmuyordu. Neydi peki o keyifli formül? Özetle bilinen müzikal formları güzel bir kimyayla bir araya getirmek. Albümün geneline yayılmış ska gitarlar, 60'ların neşeli ruhu, The Clash tarzı punk vuruşları arasında renkli, tatlı, akıp giden bir kayıt. Sonrasında ne oldu bilinmez The Coral bu ilk albümün ağırlığı altında ezildi gitti. O beklenen halay başı duruşu bir türlü gelmek bilmedi. Sonrasında çıkardığı albümlerde hep bir yavanlık oldu.

Ama çıkmadık candan umut kesilmez diyerek, beklemeye devam ediyoruz merkez.

Yeni Şarkılar


2017 yılına girmemizle birlikte yeni albüm haberleri gelmeye başladı. 80'li yılların en önemli isimlerinden biri olan Blondie, “Pollinator”ismini taşıyan bol konuklu 11. albümünü 5 Mayıs'ta çıkarıyor. Albümden bizleri selamlayan ilk şarkı ise "Fun" ismini taşıyor.


En son "Singles" isimli muhteşem bir albüme imza atan Future Islands, nisan ayında "The Far Field" ismini taşıyan beşinci çalışmasını çıkarıyor. Albümün ilk single'ı ise "Ran" ismini taşıyor.



2017 yılında yeni albüm çıkaracaklar kervanının bir üyesi de efsane ekip Depeche Mode. Grup 17 Mart'ta "Spirit" isimli bir albüm çıkarıyor. Albümden yayınlanan ilk şarkı ise "Where's The Revolution" ismini taşıyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...