BirinciBlog için yazmış olduğum bisiklet konulu yazı.
Bisiklet sonsuz bir özgürlüktür. Dünya tarihinde son dönemdeki bütün
hesapların petrol üzerine yapıldığını düşünürsek bisiklet, mevcut düzene
karşı onurlu bir direniştir. Bir sivil itaatsizliğin en basit örneği
olarak bisikleti sahiplenmek, onun üzerinde vakit geçirmek, haydi pedala
kuvvet demek, atmosfere yapılan karbon salınımında azalmaya neden
olmaktır. Bütün bunlara ek olarak hepimizin bildiği gibi sağlıklı yaşama
katmış olduğu artı değeri söylemeye gerek yok sanırım. Bütün bunları
düşündüğümüz zaman bu araç dünya üzerindeki en güzel icatlardan biridir.
Bisiklet çok basit, karınca gibi bir alettir. Uzun ve pahalı bir
bakımı yoktur. Yakıtı sadece insan gücüdür. Çok yer kaplamaz, trafik
gibi bir sorunu yoktur, hiçbir taşıtın giremediği yerlere kolayca girip
çıkabilir. Kısaca bisiklet özgürlük ve iç huzurun en büyük dostudur.
Aslında bisiklet hakkında bahsedilecek o kadar çok konu varki. Bisiklet
tarihi, Critical Mass, Barışa Pedal, Ghost Bikes, Fransa Bisiklet Turu
bunlardan bazıları sadece. Elbette bu konuların hepsine girmek çok uzun
süreceği için bugün öncelikle size Türkiye’de bisiklet denince akla
gelen ilk isimlerden biri olan Aydan Çelik’in “Bisiklet Manifestosu”ndan
bahsedeceğim. Aydan Çelik BİSİKLET NEDİR? diye soruyor ve şöyle
cevaplıyor:
Eşitliktir: Bazen o sizi taşır, bazen siz onu.
Kardeşliktir: Bir ağaç gibi tek ve hür öte yandan.
Çocukluktur: Hayatla izdivacın balayı günlerinden.
Aylaklıktır: Akreple yelkovana nispet.
Sükunettir: Ne der filozof: gürültü, zekayla ters orantılıdır.
Rüyadır: Üç yaşında başlar, hayat boyu sürer.
Hayal Gücüdür: Durduğunda devrilir.
Aşktır: Her bahar sırtınızı ürpertir.
Libidodur: Düz duvarlar sizindir.
Yazdır: Yaz yaz bitmez bir metnin iki noktası
Kıştır: Her mevsim Vivaldi.
Kendisidir: Doğan görünümlü Şahin değil.
Devrimdir: Gerçekçi olur imkansızı ister.
Ütopyadır: Ayaklar hep havada.
Bi tur versenedir: Boş arsaların rant’a yenik düşmediği zamanlardan.
Aşüftedir: Yoldan çıkartır.
Rosinantedir: Don Kişot’un altında olsaydı değirmenler bizimdi.
Tek kişilik karnavaldır: Dünyanın sokaklarından
Köroğludur: Otomobil icat olur mertlik bozulur.
Bir diğer kısaca bahsetmek istediğim konu “Cyclown Circus”. Onlarla 2005
yılında Büyükada’da tanışmıştım. Cyclown Circus dünyanın %25’ini
bisikletle katedip, gittikleri her yerde insanları müzikle eğlendirip,
değişik şovlar yapan bir grup. Cyclown Circus zaten bisiklet ve soytarı
kelimelerinden devşirilmiş bir isim. Elbette onları bu kadar özel yapan
unsurlardan biri kendilerine özgü bisikletleri ile dünyayı arşınlamaları
ve gittikleri her yerin etnik soundundan kendilerine bir pay
çıkarmaları. Örneğin o gün “Üsküdar’a Gider İken”i çok nefis
çalmışlardı. Modern zamanın bu Don Kişotları özünde dünyanın bu kötü
gidişatına dair meselesi olan duyarlı insanlar.
Dediğim gibi konu bisiklet olunca yazacak o kadar çok şey var ki. Son
olarak isterseniz Bisiklet konulu bir şarkı listesi ile yazıyı
sonlandıralım.
- Pink Floyd “Bike”
- Kraftwerk “Tour de France”
- The Wallflowers “Angel On My Bike”
- Tomorrow “My White Bicycle”
- Nat King Cole “Bicycle Built For Two”
- Masters of Reality “Bicycle”
- Mark Ronson and The Business Int “The Bike Song”
- Queen “Bicycle Race”
- Orbit “Bicycle Song”
- Blink The Star “Bicycle Freedom”
- Pale Fountains “Bicycle Thieves”
- Jim Post “Bicycle Wheel”
- Nazareth “The White Bicycle”
- Jewel “Boy Needs A Bike”
- Tom Waits “Broken Bicycles”
- Blondie “Bike Boy”
- They Might Be Giants “Dirty Bike”
- The Jazz Butcher “Bicycle Kid”
- Pendelum “Duck On A Bike”
- XTC “Bike Ride To The Moon”
- Fountains Of Wayne “Leave The Biker”
- Paul McCartney “Biker Like An Icon”
- Lisa Germano “Riding My Bike”
- Madness “Riding On My Bike”
- Fat Truckers “Superbike”
- Fats Domino “Rockin Bicycle”
Evet bisiklet elimizde kalan en son özgürlük savaşcılarından bir tanesi.
Ülkemizde popülist söylemlere ve insanlardan çok araçlara göre
düzenlenen bir kent belediyeciliğini düşünürsek sesimizi daha çok
çıkarmalıyız sanırım. Çünkü kentlerin bisikletlere ihtiyacı var. Bir
Kızılderili atasözünde dendiği gibi “Son ırmak kuruduğunda, son
ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, beyaz adam paranın yenmeyecek
bir şey olduğunu anlayacak”. Gün gelecek sokak kazanacak ve o gün bisikletler daha özgür olacak.
Tomorrow - My White Bicycle
Madness - Riding On My Bike