20. yüzyılın en önemli yazarından birisi olan Albert Camus, Kasım 1913’te Cezayir’in yoksul mahallelerinden birinde, İspanyol
göçmeni bir anneyle Fransız asıllı tarım işçisi bir babanın oğlu olarak doğdu. Camus, daha iki yaşına gelmeden I. Dünya Savaşı’nda babasını kaybeder.
İçine kapanık, kulakları ağır işiten ve konuşma zorluğu olan annesi,
Camus’yü temizlikçilik yaparak okutmaya çalışır. Üniversitede felsefe okur. Bu dönemde de okulun futbol takımında oynar.
Takımın kaleciliğini yapar, ancak tüberküloz olunca futbol yaşamı sona
erer. Camus’nün yazarlık serüveni Fransız Komünist Parti'sinden atılmasından sonra başlar. Önce ‘Mutlu Ölüm’ü yazar. Ardından onu dünya çapında bir yazar yapacak olan ‘Yabancı’ gelir.
Aynı zamanda çağının örnek bir filozofu olan Camus, denemeleri, tiyatro eserleri ve öyküleriyle de çok yönlü bir insan olduğunu gösterdi. 1957'de genç yaşta Nobel Edebiyat ödülünü kazandıktan sonra, 1960 tarihinde, 47 yaşında ‘ölmek için son derece aptalca bulduğu’ trafik kazasıyla hayatını kaybetti. Cebinden ise aynı gün için satın aldığı, ama sonra kullanmaktan vazgeçtiği bir tren bileti çıkacaktı.
Aynı zamanda çağının örnek bir filozofu olan Camus, denemeleri, tiyatro eserleri ve öyküleriyle de çok yönlü bir insan olduğunu gösterdi. 1957'de genç yaşta Nobel Edebiyat ödülünü kazandıktan sonra, 1960 tarihinde, 47 yaşında ‘ölmek için son derece aptalca bulduğu’ trafik kazasıyla hayatını kaybetti. Cebinden ise aynı gün için satın aldığı, ama sonra kullanmaktan vazgeçtiği bir tren bileti çıkacaktı.
Özetle, Camus geriye bizim gibi 'Yabancılar' bırakıp gitti. Doğumunun 100. yılında onu tekrar saygıyla anıyoruz. Camus, edebiyatın James Dean'i olarak hep içimizdesin.
Hello Saferide - My Best Friend
0 yorum:
Yorum Gönder