Türk Sineması'nın usta yönetmenlerinden biri olan Halit Refiğ imzalı 'Teyzem', sinemamızda şizofren konusunu ela alan nadir yapımlardan bir tanesi. 1986 tarihli film, zor bir konuyu işlemesi ve bunun üstesinden alnının akıyla çıkmasıyla ayrı bir takdiri hakediyor.
Filmin ana karakteri olan ve Müjde Ar tarafından canlandırılan Üftade'nin bilinmezlerle dolu yaşamı, onu hayal meyal anımsayan küçük yeğeni Umur'un gözünden anlatılıyor. Sakin başlayan bir film bir noktadan sonra biriken soru işaretleri, gittikçe ruh dengesi bozulan Üftade'nin muğlak hayallari ile gergin bir öyküye dönüşüyor. Hayal ve gerçek bir noktadan sonra iç içe giriyor. Bu noktadan sonra seyirci yanlış, doğru, gerçek, hayal demeden öykünün içerisinde kaybolmaya başlıyor.
Ümit Ünal'ın detayları bol senaryosu; üvey baba baskısı altında büyüyen, diğer kardeşler gibi evden uzaklaşma fırsatı bulamayan, ilk aşkının acısını unutmak için bir intikam evliği yapan, kucağında çocuğu ile baba evine dönen Üftade'nin çırpınışlarına, çırpındıkça batan yaşamına ve acı finale odaklanıyor. Özellikle Üftade'nin tüm çıplaklığıyla ruhunu, hüznünü, kinini kustuğu yazı ve resimler hikayeyi gerçekçi bir noktaya taşıyor. Filmdeki usta işi bazı sahneler bu gerçekçi bakışa güç katıyor. Aynı zamanda seksen darbesinden sonra başlayan öykü arka planda döneme ilişkin gerçekçi tespitler sunmayı ihmal etmiyor.
Teyzem, özellikle Müjde Ar'ın usta işi oyunculuğu, sahici karaketerleri, Atilla Özdemiroğlu'nun müzikleri, senaryosu, sinemasal diliyle sinemamızın en yetkin örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Teyzem hayat denen yolculukta tek başına çırpınan bir kadının acı dolu yalnızlığını çok başarılı bir şekilde anlatıyor. Ve finaldeki:
- Bir sevdiğin var mı Umur? Hadi söyle kimi seviyosun, hadi!
- Teyzemi
- Teyzemi
repliği ile beyinlere kazınıyor.
0 yorum:
Yorum Gönder