Bir gün Turgut, Cemal, Edip ve ben içinden sokaklar geçen virane bir çay evinde oturmuş yalnızlığı konuşuyoruz. Cemal diyor ki:
"Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiç bir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…"
Sonra Turgut söze giriyor:
"İnsan en çok sabahları arar sevdiği kadını"
diyor birisi, katılıyorum o sabahlara
öğleler kaba yaşanır, kalındır
akşamüstüleri ince hüzünlü
çiçekler alınıp verilebilir
sabahtır yalnızlık
nasıl sabah nasıl yalnızlık
ve şiirsel hiçbir yanı yok sanılır
var mıdır, vardır
vardır, ama çiçeklerle değil
kendi başına
zımpara taşı gibi acımasız...
Sonra Edip sazı eline alıyor ve diyor ki:
"Dağınık, renksiz bir mozayik gibiysem
Üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-
Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
Her şey o kadar dokunaklı ki
Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar..."
Ben de diyorum ki:
"Beyler anladık çok yalnızız, ama şuradan dört çay söylesek en azından...."
Tame Impala - Solitude is Bliss
2 yorum:
Bir çay da ben alabilir miyim; her sabah saçlarımı anne eliyle tarıyormuş gibi yaparak...
Elbette alabilirsiniz. Bu yalnızlık hepimize yeter...
Yorum Gönder