Şu rezil dünyanın savaşları arasında kalan çocuklar. Tabiatın ve dünyanın cevap bulamadığı en yanlış soruydu; “savaşta çocuk olmak”.
Peki nedir savaşta çocuk olmak? En başta çocuk olduğunun farkına
varamadan ölmektir. Bu çocuk ne güzel, ne şımartılmış, ne de iyi
beslenmiştir. Ayakları ve ruhu çıplaktır. Bundan dolayı ayakkabı
numarası asla bilinmez. Çünkü hep yalın ayak dolaşırlar. Annesi istediği
oyuncağı almadı diye üzülmez, çünkü doğuştan üzgün doğmuştur. Babası,
elleri arkadan kelepçelenmiş bilinmez bir yolculuğa götürüldüğü zaman
“babamı nereye götürüyorlar anne?” diyememektir savaşta çocuk olmak.
Parçalanmış cesetler gördüğünde korkmamak, ölüme alışmaktır. Farkında
olmadan vakitsiz büyümek ama inadına çocuk kalmaya direnmektir. Korkular
içinde çocuk olmak, korkusuzca genç ölebilmektir. Haddini bilerek hayal
kurmak, emeklemeden yürümek, yürümeden koşmak, koşarken vurulup ölmek,
cehennemi bu dünyada yaşamaktır, savaşta çocuk olmak.
Şu üç kuruşluk dünya için yaptığınız tüm savaşlara lanet olsun...
Black Box Recorder - Child Psychology
0 yorum:
Yorum Gönder