Dün 29 Mayıs'tı. Küçük Prense Jeff Buckley'in ölüm yıldönümü.
Son konserini 29 Mayıs 1997 yılında veren Buckley, aynı gece aniden Mississippi nehrinde yüzmeye karar vererek kıyafetleriyle suya girdi ve dalgalar arasında kaybolarak boğuldu. Cesedi 4 Haziran’da bulunan Buckley, öldüğünde 30 yaşındaydı. Babasını hiç tanımayan bu genç ozanın tıpkı babası gibi genç yaşta hayata gözlerini yumması hayranları arasında büyük bir üzüntüye neden oldu. Zaman zaman depresif olabilen Jeff, şarkılarını söylerken onların içinde kayboluyor, 4 oktavlık tenor sesi ile haykırarak kendinden geçiyordu.
Ve onun efsane albümü Grace. Büyüleyici, erişilmez, keskin, ölçülü, etkili, trajik, muazzam, ihtişamlı, çarpıcı, korkutucu. Grace bütün bu sıfatların işaret ettiği kusursuz bir albüm. Rock efsaneler ile beslenir. Ölüm, intiharlarla hayranlık yaratır, nedeni meçhul ise sonsuza kadar kutsanır. Erken ölüm ise imrenilecek bir tat bırakır hafızalarda. Tıpkı Mystery White Boy Jeff Buckley gibi. Jeffrey Scott Buckley, 17 Kasım 1966 yılında Kaliforniya’da kendisi gibi sanatçı olan Tim Buckey’in oğlu olarak dünyaya geldi. Jeff Buckley müzik dünyasının en cool, gezegenin en sıkı müzisyen şairlerinden biri olarak ender rastlanan bir kişilik olduğunu gösterdi. 1990 yılında New York avangart camiasının içine girmesiyle kendini ispatlamaya başladı. New York’dan önce Los Angeles’a müzik okumaya giden Buckley, burada Shinehead başta olmak üzere bir çok funk ve jazz grubuyla çalıştı. Daha sonra yola tek başına devam etme kararı alan Buckley, 1993 yılında Colombia plak şirketiyle anlaşma imzalayarak ilk EP’si olan “Live at Sin-e”piyasaya çıkardı.
"bir yıldızda yaşayan bir çiçeği seviyorsanız, geceleyin yıldızlara bakmak hoştur. ve geceleri gökyüzüne bakarsın. herşeyin çok küçük olduğu gezegenimi gösteremem sana.. belki böylesi daha iyi. yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin..."
Jeff Buckley – Grace
Jeff Buckley - Halleluja