Kanada'lı indie/elektro pop ekibi Junior Boys It's All True ismini verdikleri 4.LP'lerini Temmuz ayında çıkarıyorlar. Banana Ripple isimli 12" single ise 30 Mayıs'da bonus remixlerle birlikte yayınlanıyor. Grubun bilindik yumuşak disko ritimleri, temiz synth ve elecktro sample kullanımı devam edecekmiş gibi gözüküyor.
Sizi ilk gördüğüm gün sokakta, evlerin yağmuru daha dinmemişti. Havada kiremitler uçuşuyor, duvarlar gürültüyle göçtükçe, sessiz karıncalar yağıyordu üstümüze. Gök gibi, dağ gibi, deniz gibi adsız bir haliniz vardı sizin. Güldünüz bana. Bir insan akrepsiz bunca güzel olabilir...
İsveç'in kendine özgü pop anlayışını yansıtan en köklü gruplardan biri olan Acid House Kings yeni albümleri Music Sounds Better With You'yu yine efsane plak şirketi Labrador etiketiyle yayınlıyorlar. İlk single Would You Say Stop? naif melodik yapısıyla kulakların pasını alıyor.
Avustralya'lı ikili buram buram 80'ler kokan bildiğin pop müzik yapıyorlar. Ayrıca şarkılarında hissedilen bariz Chromeo etkisi göze çarpan diğer bir faktör.
Sayın seyirciler Balkanlardan gelen soğuk ve yağışlı hava tabakası yakın bir gelecekte yurdu etkisi altına altına alacak. Hava sıcaklıkları şimdilik mevsim normallerinin altında seyredecek. Peki The Balkans yeni bir Strokes etkisi yapacak mı, bekleyip göreceğiz.
Water is a band from San Francisco that was apparently created following some encounter in a park and the random decision to build synthesizers in a basement. Which turns out to be one hell of a good idea, given the outcome of the whole process: “Apartment House”, released in February, is a stunning debut album, and a brilliant demonstration that chillwave can be just as much about dream pop than about rock, with Water’s perfect combo of pop vocals, impeccable rythms and impressive synth work.
Seattle kökenli Seapony geçtiğimiz yıl içerisinde "Dreaming" isimli ilk single'larını yayınlamıştı. 31 Mayıs'da Sub Pop plak şirketinden yayınlanacak debut albüm "Go With Me" ismini taşıyor. Dream-pop sularında gezinen "Blue Star" ismini taşıyan yeni şarkı akıcı ve temiz vokaliyle insanın içine işliyor.
Sesini özlediğimiz kişilerden biri olan Santigold "Go" ismini verdiği yeni şarkısında Yeah Yeah Yeahs grubundan Karen O. vokal olarak konuk sanatçı kadrosunda yer alıyor.
Kanada'lı Wolf Parade grubu gitaristi Dan Boeckner ve eşi Alexei Perry tarafından kurulan Handsome Furs ilk albümleri olan Plague Park'ı 2006 yılında çıkardılar. Grubun yeni ve 3. albümleri Sound Kapital ismini taşıyor ve Haziran ayında yayınlanıyor. Bu ikilinin 2010 yılının sonlarında ülkemizi ziyaret ettiklerini hatırlatalım.
Tüm zamanların en özel müzisyenlerinden biri olan Brian Eno'dan yeni nesil müzik insanlarına ders niteliğinde yeni bir albüm ile geri dönüyor. Britanyalı vokal Rick Holland ile hazırladığı Drums Between the Bells isimli albüm Warp Records etiketiyle 5 Temmuzda yayınlanıyor ve albümden yayınlanan ilk single Glitch ismini taşıyor.
Geçtiğimiz yıl yayınladıkları High Violet albümü ile melankolik bünyelerin sesi olmaya devam eden The National, video oyunu Portal 2 soundtrack albümü için Exile Vilify isimli yeni bir parça hazırlamışlar.
İngiliz müzisyen Tom Vek 2005 yılında çıkardığı garace rock ve elektronik öğelerle süslenmiş We Have Sound albümü ile dikkatleri üzerine çekmişti. O dönem itibariyle kendisine Britanya'nın Beck'i denilse de onun beslendiği damarlar daha çok Talking Heads gibi müzikal altyapısı zengin gruplar. Tom Vek'in geri dönüş parçası A Chore ismini taşıyor.
Brooklyn'li ikili Cults ile Go Outside isimli parçayla tanışmıştım. 60'li yıllar pop ritimleri arasına serpiştirilmiş nu-disko kırıntıları çekici bir sound'un haberciliğini yapar cinstendi.Mayıs ayında yayınlacak debut albüm öncesi Abducted ve You Know What I Mean isimli parçalar sağdan soldan dinlenebiliyor.
The new Is Tropical single “The Greeks” will also be featured on the forthcoming Kitsuné Maison compilation The Indie-Dance Issue (out on May 16th).
Is Tropical’s debut album “Native To” will be released on June 13th. “Native To”, produced by the band together with Jimmy Robertson and part-Mixed by Lifelike, features twelve new tracks including the recent single “South Pacific” and the forthcoming release “The Greeks”.
26 Nisan'da çıkacak The Franz Ferdinad Covers EP'nin konukları arasında Live Alone parçasını seslendiren LCD Soundsystem'de bulunuyor. Parça James Murphy'in elinde post-disco soundu ile New Order dönemleri hatırlatıyor. EP'nin şarkı listesi ve konukları şu şekilde.
Franz Ferdinand Covers EP Tracklist:
Deborah Harry – Live Alone LCD Soundsystem – Live Alone Peaches – Turn It On ESG – What She Came For Stephin Merritt – Dream Again
Dünya müzik basınının tipik tavrıdır: dergiler gündem yaratmak için önlerine gelen ortalama gruplardan dahi çok büyük bir şey yakalamışçasına bahsedeler. Rolling Stone, Q, Spin kimi koymak isterseniz koyun listeye. En ağır eleştiriyi de kapağına her hafta yeni yetme bir grubu “müziğin kurtarıcısı” olarak taşıyan İngiliz müzik dergisi NME alır. Bir senede karşımıza çıkan ve çok iyi olduklarını duyduğumuz için dinlemeye haftalarımızı ayırdığımız yüzlerce gruptan da, olsa olsa üç beş tanesi iş yapar o kadar. Bu, klasik anlamıyla basılı medyanın bizlere dayattığı bir sistemdi. Plak şirketleri, reklam verenler ve albüm satma güdüsü ise tetikleyicilerden birkaçı. Adam basmış binlerce doları arka kapağınıza reklamı girmiş, siz tabii ki içeride üç beş sayfa o grubu öveceksiniz.
Şimdi işler değişti. Dergiler aynı sistemi uygulamaya devam etseler de, artık daha büyük, yaygın ve etkili bir oyuncu müzik piyasasına çeki düzen veriyor, eleştirel bir dille de yer yer kirletiyor: Blog’lar. Yanlış anlaşılmasın, henüz Türkiye’de çok az müzik blog’u var ve bunların sayısı katlansa ortam daha da keyifli olur. Ben daha çok, son haftalarda karşıma sıklıkla çıkan ve küresel çapta tartışılmaya başlanan bir konudan bahsediyorum. Blog’ların dinleyiciler ve müzisyenler üstündeki etkisi. Tartışmayı Amerikan müzik dergisi Under The Radar Mag başlatmıştı. Ben size durumu özetleyeyim.
Basılı medyanın aksine, blog’ların ulaşabileceği alan neredeyse sınırsız. Under The Radar, Rollo & Grady, Pretty Much Amazing gibi bu yeni nesil medya kanalları, standart dinleyici/izleyici tarafından alışılageldik kanallardan çok daha güvenilir kabul ediliyor. Bunda bağımsız oluşları en önemli etkenlerden bir tanesi. Yani sözleri ciddiye alınıyor. İşte kritik nokta burada başlıyor. Dünyada tek başına milyonlarca takipçisi olan –ki bunların en klişesi Pitchfork’tur- müzik blog’ları mevcut. İyi satan bir gazetenin bile çoğu zaman kat ve kat üstünde bir rakamdan bahsediyoruz. Üstelik insanlar da size güveniyor. Sadece tek bir parçası olan müzisyenler bile bu blog’larda iyi bir eleştiri aldıklarında dünya çapında yıldız haline geliyorlar. Tapes ‘n Tapes, Voxtrot, She Wants Revenge gibi isimler bu blog’lar sayesinde tek günde şöhreti yakalayanlar arasında. Yakın örnek: James Blake’in Limit To Your Love şarkısı Pitchfork’ta bir numaraya oturunca, sadece birkaç günde yüzbinlerce kez dinlendi. Henüz ortada albüm dahi yokken. Sonra ne mi oluyor? Eğer iddia edildiği kadar iyiyse, o tek şarkısını dinlediğimiz ismin üç-beş ay sonra çıkan albümü de bizi hayal kırıklığına uğratmıyor. Tahmin doğru, her şey kontrol altında. Peki ya denildiği kadar iyi değilse ve durum abartıldıysa? İşte o zaman yukarıdaki isimlerin birçoğunda olduğu gibi, bir süre sonra kim olduklarını dahi hatırlamakta güçlük çekiyorsunuz.
Internet’te yeni bir şeyler öneriyor olmanın psikolojisi: “en iyiyi ilk siz önerirseniz kazanırsınız” da beden buluyor. Dolayısıyla, blog’lar ortalama şeyleri dahi abartarak karşımıza çıkartabiliyorlar. Her gün yeni birisi dünyayı kurtarıyor, yapılmamışı yapıyor. Blog’lar kahinliğe soyunarak geleceğin müzisyenlerini, yeni The Beatles’ları, The Velvet Underground’ları sunmaya bayılıyorlar. Tutmazsa sorun yok, kimse giyotinle başlarını uçurmuyor ama olan dinleyiciye ve müzisyenlere oluyor. Dinleyiciler seçimlerini yapmakta ciddi şekilde zorlanıyorlar ve bir albümü derinlemesine dinlemekten fazlasıyla uzaklaşıyorlar. Malum; dün yeni olan bugün eskidir. Müzisyenlerse henüz tam da hazır olmadıkları bir dönemde karşılaştıkları büyük beklenti ve ilgi karşısında ezilip gidiyorlar. Under The Radar Mag’de Amerikalı Tapes ‘n Tapes tam olarak bundan bahsediyor: “Her şey o kadar hızlı oldu ki, iyi bir konser grubu olacak vakti bulamadan Avustralya’da turneydik” diyorlar. Tabii ki aradan geçen yılların ardından kimse onları umursamıyor, yeni albümleri listelere dahi giremiyor ve o zaman onlara kucak açan blog’lar (en başta Pitchfork) şimdi onlara sırtlarını dönüyorlar.
Bir düşünün; çok iyi olduklarını okuduğunuz için indirdiğiniz ama o kadar da iyi çıkmadıkları için, kaderi bilgisayarınızın bir köşesinde sadece yer kaplamak olan kaç albüm var? Kaçının adını hatırlıyorsunuz? Hatırlasanız şöyle bir internet’te adını arayın. Emin olun üç-beş blog o albüm hakkında “yılın en iyisi” yazmıştır, muhtemelen daha yılın ortasındayken. Sözün özü: benim bazen “Blog’a inanma ama blog’suz da kalma” diyesim geliyor. Sizi bilmem.
90'lı yılların kendine özgü rock soundunun az çok etkisinde kalmış bir grup Louisville'li My Morning Jacket. Rock ve country ezgileri arasında gidip gelen ilk albümleri "Tennessee Fire" 1999 yılında yayınlandı. Ortalama iki-üç yıl arayla bir albüm yapan grubun kanımca en iyi albümleri olan ve 2005 yılında yayınlanan "Z " diğer albümlere nazaran daha derin psychedelic yapısıyla dikkat çekiyordu. Evet üç yıllık bir aranın ardından Circuital isimli yeni albüm 31 Mayıs'da yayınlanıyor.
Arctic Monkeys cephesinde yeni albüm öncesi Brick By Brick tadımlık ilk parça olarak kayıtlara geçti. Şimdi ise Don't Sit Down Couse I've Moved Your Chair ile iyiden iyiye piyasanın nabız atışlarını kontrol ediyorlar. Laf aramızda ben böyle ayılan bayılan bir Arctic Monkeys hayranı olamadım gitti. Bu saatden sonra da olacağımı sanmıyorum.
3 Mayıs'ta 2 part halinde yayınlanacak Hot Sauce Committee isimli yeni Beastie Boys albümünden daha önce 30 saniyelik kısmını duyduğumuz Make Some Noise isimli parçanın artık tamamını dinleyebiliyoruz.
Seattle kökenli Fleet Foxes 2008 yılında çıkardıkları debut albümleri ile adeta ortalığı toza dumana katarak müzik piyasanın birçok yazılı ve görsel karar mekanizmasında yılın albümü ödülünü almıştı Bu dumanlı Montana kafasında ki güzel parça meşhur replikte olduğu gibi "Montana Çetesi'ne, şehrin kötü çocuklarına, hayatı ve kadınları hala öğrenmekte olduğumuz Kadıköy sokaklarına gelsin. İyi geceler, tabi eğer böyle bir şey mümkünse.."
Vampire Weekend bilindiği gibi bizlere afro-pop soslu güzel melodiler sunmaya devam ediyor. Grubun solisti Ezra Koening, yaptıkları müziğe yön veren isimlerin başında gelen Paul Simon'ın en büyük hayranlarından birisi. Bu hayranlık Simon'ın 1972 tarihli klasiği Papa Hoba cover'ı ile bizlere yol, su ve elektirik olarak geri dönmüş.
60'lı yılların meşhur pop melodilerini günümüze uyarlayan en güzel seslerden birisi de Fabienne Delsol. Müziğe Londra'lı efsanevi garace-pop grubu The Bristols ile başlayan Delsol, grubun dağılmasından sonra yoluna tek tabanca devam ederek 2004 yılında No Time For Sorrows isimli ilk albümü yayınladı. Özellikle Francoise Hardy tarzı ses rengiyle dikkat çeken Fabienne Delsol geçtiğimiz yıl yeni bir albüm yayınlayarak sevenlerini mutlu etti diyebiliriz.
Bazı grupların müziklerini tarif etmek çok zordur. Low işte bu tanıma uyan ender gruplardan biri. Low dinlemeye başladığınız anda kendinizi karanlık ve karamsar ritimler eşliğinde sisli bir havada kaybolmuş bulursunuz. Yeni albüm Sup Pop etiketiyle 12 Nisan'da çıkıyor.
Benim için efsane gruplardan biri olan Sonic Youth'un esas oğlanı Thurston Moore yine solo takılmaya karar vermiş. Dokuz şarkılık Demoslished Thoughts ismini taşıyan albüm 24 Mayıs'da Matodor Records etiketiyle yayınlanıyor. Prodüktörlük koltuğunda Beck'in olduğu albümde Samara Lubelski, Mary Lattimore, Bram Inscore, Joey Waronker gibi müzisyenler arka fonda albüme güç katıyorlar.
Norveçli Young Dreams lo-fi sularında gezinen ilk EP'lerini yayınladılar. Kristoffer Borgli'nin yönettiği Young Dreams videosu çoçuk olmanın dayanılmaz ağırlığı üzerine tuhaf bir çalışma.
BBC Sound Of 2011 oylamasında 3. sırada yer alarak dikkat çeken Londra'lı The Vaccines bilindik isimlerin yolundan giderek şanslarını deniyorlar. Debut albümleri "What Did You Expect From The Vaccines?" ismini taşıyor ve geçtiğimiz ay raflardaki yerini aldı. Nedendir bilinmez ben bu elemanların yeni videosu yayınlanan Post Break-Up Sex parçalarını gayet sevdim.
Jordan Koplowitz ve Reed Juenger ikilisinden oluşan Beat Connection 11 Nisan'da Surf Nor isimli 8 parçalık mini bir albüm yayınlıyor. Değişik tatlar içeren albüm pop, dance ve elektronik ekseninde siz bireylere deneysel dans ritimleri vadediyor. Özellikle Kitsune Maison " The Indie-Dance Issue " toplamasında yer alan Silver Screen parçasına ayrı bir dikkat lütfen.
İndie müziğin gedikli gruplarından Death Cab For Cutie "Codes and Keys" isimli yeni albüm yayınlıyor. Albümden çıkan ilk single ise You Are A Tourist ismini taşıyor.
Nu-Disco ve synthpop ikilisi Holy Ghost debut albümlerinden Do It Again isimli ilk single'larının ardından Wait & See isimli yeni parçalarını Nisan ayında DFA etiketiyle yayınlıyorlar. Yine nefis synth melodiler arasında akıp giden bir kayıt Wait & See.