17.12.2014

Bugün günlerden Morrissey


Morrissey ve İstanbul bu akşam buluşuyor. 7 Aralık'ta yapılması gereken ama lojistik sebeplerle iptal olan konser bu akşam yapılacak.

1959 senesinin 22 Mayıs tarihinde, rock müziğin en renkli figürlerinden biri olan Steven Patrick Morrissey (Mozz) dünyaya gözlerini açıyordu. Morrissey, gitarlı müzik yapan ünlü ya da ünsüz bir çok grubun etkilendikleri isimler bölümünün demirbaşlarından biri olan The Smiths müzikal yolculuğuna 1982 yılında başladı. Mozz The Smiths’le başladığı yolculuğu şu an tek tabanca olarak sürdürüyor. Rivayet odur ki Johnny Marr kendi bestelerine söz yazacak birisini arar ve karşısında Morrissey’i bulur. Marr, Morrissey’in kaleminin sesi olmuştur. Bu ikili çok iyi bir kimya tutturarak, müzik tarihinin en iyi ikililerinden biri olurlar. 70 yılların sonlarında punk’la başlayan, post-punk akımıyla farklı bir yöne yol alıp, indie müzik denen kavrama evrimleşen o nefes kesen yılların en önemli şahitlerinden biriydi Morrissey. 

Ve 10 Haziran 2006 Morrissey'in İstanbul'a geldiği ilk konser. Yanımda sevdiğim insanlar, başımda gençlik düşleri ve karşımızda Morrissey. Yanımızda bulunan bir grup ergenin sohbetine kulak kabartıyorum. Diyalog aynen şu şekilde "Mor ve Ötesi konserinden sonra sahneye Morrissey diye bir adam çıkıyormuş..." Oysa ki o Morrissey diye bir adam! için sahnenin en önünde onun bütün konserlerini takip eden sadık bir hayran kitlesi bekliyor. Sonra sahneye Morrissey çıkıyor. "Tren öpsün sizi Zeki Müren" benzeri bir diyalog eşliğinde Morrissey'in Zeki Müren hayranlığına şahit oluyoruz. Bağrışlar, çağrışlar eşliğinde Morrissey'in terli gömlekleri havada uçuyor. Morrissey'in gömlekleri fırlattığı yerde bir kargaşa. Sanki bir grup aslanın bir ceylanı parçaladığı sahne canlandırılıyor. O gömleğe sahip olan artık dünyanın en mutlu insanı. Konserin sonuna doğru tüm umutlarımız "There is a light and it never goes out" şarkısını duymak için. Ama olmuyor. Morrissey, The Smiths günlerini unutmak istercesine bu şarkıyı çalmıyor. Oysa bu konsere öyle görkemli bir final ne çok yakışırdı. Her şeye rağmen o gece çok mutluyduk.  Bilge Karasu'nun kedileri, Tezer Özlü'nün ızdırapları, Pavese'nın acıları ve Morrissey'in şarkıları arasında sessizce yabancılaşmaya devam ettik. Ama dünyanın bir gün daha güzel olacağı umudunu yitirmeden...


0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...