18.06.2011

Orman'ımız yandı


Hakan Orman'la bizzat tanışma fırsatım olmasa da eş dost aleminde en çok konuştuğumuz isimlerlerden biriydi. Onun kaliteli müziğe olan tutkusu ve gerçekten güvendiği isimlerin arkasında durması onun yaşam felsefeninin eksenini oluşturuyordu. Onun için yazılabilecek en güzel yazılardan birini bugün Radikal Gazetesinde Tayfun Polat hazırlamış.

"Hakan Orman’ı, geçirdiği trafik kazasının ardından kaybettik. Memlekette kendi müziğini yapan, yapmak isteyen, bağımsız kalmak isteyen müzisyenler, bu kaybın büyüklüğünü iyi biliyor. Çünkü hemen hepsinin yolu Hakan’la kesişmiştir bir yerlerde ve Hakan’ı tanıyanlar bu kaybı daha iyi anlayabilirler. Ama sadece bu da değil. Hakan, müzik piyasamızda dürüstlüğü, samimiyeti, alçakgönüllüğü ve bilgisiyle en önemli isimlerinden biriydi. Bence en önemlisi.
90’ların sonunda Piya isimli bir barın müzik direktörlüğünü yaparken tanışmıştık. Piya, kısa zamanda müzikal seçkisi ve duruşuyla Beyoğlu’ndaki yüzlerce mekan arasından sıyrıldı. Hakan’la da en çok müzik konuşurduk zaten. Söz konusu müzik olunca, saatlerce konuşurdu. Ardından Piya kapandı, bir karşılaşmamızda “Şahika’dayım, mutlak gel” dedi. Şahika da zamanının en önemli mekanlarından oldu.

‘Cip mi alalım, albüm çıkaralım’

Peyote’nin Nevizade’ye taşınmasıyla Hakan da Peyote ailesine katıldı. Ki bence mükemmel bir buluşma oldu bu. Hakan da kendini buldu Peyote de. Peyote’nin önemi, canlı sahnesiyle katbekat arttı. Kendi müziğini yapan grupların, sahne alabileceği yerlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, Peyote sadece bu gruplara destek vererek, İstanbul’un gece hayatına yeni bir dinamik getirdi. Canlı müziği, cover gruplarının elinden aldı. Ve şimdi, trend buraya dönmüşken, Hakan’ın Peyote’deki varlığının değeri daha da ortaya çıkıyor.
Hakan’ın Peyote’den bahsederken bir kere bile ‘ben’ dediğini bilmem. ‘Biz’di onun öznesi. Bu ‘biz’, sadece Peyote ailesinin fertlerini ifade etmiyordu. Başlı başına bir duruştu ‘biz’in içini dolduran. Hakan’ın (Peyote’nin) samimiyetine, müziğinin niteliğine inanmadığı herhangi bir grup / müzisyen, ağzıyla kuş tutsa, Peyote’de çalamazdı. Müziği, Peyote’de de çalınmazdı.
Gel zaman, git zaman, Peyote –haklı olarak- aldı yürüdü. Yeni bir seviyeye geçti. Peyote Müzik olarak albümler çıkarmaya başladı. “Çok şükür para kazanıyoruz Tayfun’cuğum, n’apalım, cip mi alalım? Albüm çıkarıyoruz işte” diye anlatmıştı süreci. Tabii ki bu kadar basit değildi... Sonuçta çoğu ellerinde büyümüş, müzikleri Peyote’de çala çala evrilmiş, gelişmiş grupların albümlerini çıkartmaya başladılar. Proudpilot, Sakareller, DDR ve Ricochet, ilk albümlerini Peyote ile yapabilmiş oldular. Ayrıca, Replikas ve Nekropsi gibi iki büyük grubumuz da, bir sürü seçenekleri varken, yeni albümlerini Peyote’den çıkarmayı seçti. Daha da gerisi gelecek. Albümler satıyor mu? Önemli mi? Önemli olan, bu albümleri Peyote’nin çıkarmış olmasıydı Hakan’a göre (Tabii ki, o ‘Bizim için...’ diye kurmuştu cümleyi).

En iyi hissettiği yerdi kabindi

Bir cuma gecesi, Piya’yı kapatıp sevdiği insanların düğününe barı taşıyacak, gecenin hasılatını da geline takacak kadar eli açıktı. “Bu çalan ne?” diye sorulduğunda çıkarıp CD’yi hediye edecek kadar paylaşımcıydı. Kahvaltı etmeyi severdi, yemek pişirmeyi, rakısının yanında ekşi yeşil elmayı. “Resim yaparken rahatlıyorum” derdi. Ama en çok, kabinin başına geçip müzik çalmayı severdi. Bana çoğu zaman zül gelir DJ’lik. Onun kendini en iyi hissettiği yerdi kabin. Nereden bulur çıkarırdı o grupları, o müzikleri? Ne çok öğrendik, ne çok dinledik sonra. Peyote dışında bir mekanda çalacağı zaman setine ‘Düşler Hayaller Masallar’ adını verirdi. Ne güzel isim. Bir de müzikal düsturunu ifade eden “İletişimin samimi ve dürüst tınılarıyla donanmış her müzik kendi varlığını, insanların yaşanmış ve olgun ruhlarında anlamlandırır. Nitelik, müziğin ruhudur” sözü var. Üstüne konuşacak başka bir şey kalmıyor zaten.
Hakan, dokunmayı severdi. Eliyle, koluyla konuşurdu. Sırtını sıvazlardı, yanağını okşardı insanların. Konuşma biraz hararetlensin, tartışmaya dönsün, elini karşısındakinin göğsüne koyar, okşardı. Sakinleştirirdi herkesi. Dokunduğu herkes hatırlayacak onu. Basit bir hata, küçücük bağımsız müzik âlemimizin en büyük yangınını çıkardı. Orman yandı."

Derdi sadece müzik olanların başı sağolsun.

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...