Lucas Radebe Güney Afrika'da büyürken, futbolu tenis topuyla ya da alışveriş torbaları ve eski kıyafetlerden yaptığı toplarla oynayarak büyüdü. Soweto'ya bağlı Diepkloof kasabasında, forma alacak durumları olmadığı için o ve arkadaşları bez çuvalları topluyordu. Bu çuvalları kesip, boyayıp, numaralar yazıp forma niyetine giyiyorlardı. Irkçı beyaz azınlığın ülkeyi yönettiği dönemde büyürken, Radebe İngiltere'de profesyonel olarak fotbol oynayacağını rüyasında bile göremezdi. 1998 ve 2002 Dünya Kupası'nda Güney Afrikanın kaptanı olacağını da hayal edemezdi. Bir gün Dünya Kupasını'nın kendi ülkesinde düzenleneceğini de tahmin edemezdi. Şimdi 41 yaşında olan ve emekliye ayrılan Radebe Güney Afrika'nın ismi açıklandıktan sonraki birkaç gün kazandığımıza hala inanamıyorduk diye konuşuyor. Güney Afrika'nın yeni takım kaptanı Aaron Mokoena İngiltere'de Portsmouth'da oynuyor. Geçenlerde İngiliz muhabirlere, 11 yaşındayken hayatta kalabilmek için annesinin kız kardeşinin elbiselerini giydirdiğini söyledi. 17 Haziran 1992'de Johannesburg'un güneyindeki Boipatong kasabasında 40'tan fazla kişi tüfek, bıçak, sopa ve baltalarla katledilmişti. Kasabadaki bütün genç erkeklerin öldürüleceği söylentileri yayılmaya başlayınca, Annem beni elinden geldiğince korumak istedi ve bulduğu çözüm kız elbisesi giydirmekti diye konuştu The Guardian gazetesine.
Kısa bir süre haricinde 1961'den 1992 yılına kadar Güney Afirika ırkçı yönetim yüzünden uluslararası spor karşılaşmalarından men edilmişti. Radebe Dünya Kupası maçlarının o zamanlar ülkesinde yayınlanmadığını söylüyor. Ülkede dört ayrı futbol federasyonu bulunuyordu. Siyahiler, beyazlar, Hint asıllılar ve melezler için farklı federasyonlar vardı. Yine de Radebe ve genç arkadaşları plastik ve kumaştan topları, çuvaldan formaları, kiremit veya sopalardan kaleleri ve çakıl taşlarıyla dolu sahalarda futbol oynuyorlardı. Zorluklar onların umrunda değildi. Radebe o zamanları hakkında, siyahi haklar konusunun bastrılmış olduğunu söylüyor; Futbol bizim başımızı derde sokmamızı engelliyordu. Bir çeşit özgürlüktü. Başka mahalleden insanlarla tanışmamızın bir yoluydu. Çok kötü zamanlardı. Garip bir araba gördüğünüzde kaçmaya başlıyordunuz diyor. Radebe 1991'de Güney Afrika'da profesyonel kariyerine başladıktan sonra alışveriş yaparken sırtından vurulmuştu. Neyse ki çok ciddi yaralanmamıştı. 1996'da Güney Afrika'nın Afrika Futbol Şampiyonu olmasında önemli rol oynadı. 1998 ve 2002'de Dünya Kupası'nda milli takımın kaptanıydı. Şimdi de Dünya Kupası'nın evine gelmesinin keyfini yaşıyor. Irk hala çok hassas bir konu. Çok az sayıda beyaz futbolla ilgileniyor.
Ülkede gençlerin yetişebileceği altyapı sistemi çok zayıf. Radebe, okulların oyuncu yetiştirme konusunda geçmişten bile daha zayıf olduğunu söylüyor. Ülkenin ekonomik gelişmesi olan sahaların apartmanların altında kalması anlamına geliyor. Ulusal futbol federasyonu hala organize bir kurum olamamış durumda. Milli takımda İngiltere'de Mokoena ve Steven Pienaar'ın dışında uluslararası tecrübesi olan oyuncu yok. Yine de tüm ülke Dünya Kupası'nın keyfini yaşamaya hazır. Radebe, Bu kupa bizim ülke ve kıta olarak nereye geldiğimizi gösteriyor diyor.
"The New York Times"
Kısa bir süre haricinde 1961'den 1992 yılına kadar Güney Afirika ırkçı yönetim yüzünden uluslararası spor karşılaşmalarından men edilmişti. Radebe Dünya Kupası maçlarının o zamanlar ülkesinde yayınlanmadığını söylüyor. Ülkede dört ayrı futbol federasyonu bulunuyordu. Siyahiler, beyazlar, Hint asıllılar ve melezler için farklı federasyonlar vardı. Yine de Radebe ve genç arkadaşları plastik ve kumaştan topları, çuvaldan formaları, kiremit veya sopalardan kaleleri ve çakıl taşlarıyla dolu sahalarda futbol oynuyorlardı. Zorluklar onların umrunda değildi. Radebe o zamanları hakkında, siyahi haklar konusunun bastrılmış olduğunu söylüyor; Futbol bizim başımızı derde sokmamızı engelliyordu. Bir çeşit özgürlüktü. Başka mahalleden insanlarla tanışmamızın bir yoluydu. Çok kötü zamanlardı. Garip bir araba gördüğünüzde kaçmaya başlıyordunuz diyor. Radebe 1991'de Güney Afrika'da profesyonel kariyerine başladıktan sonra alışveriş yaparken sırtından vurulmuştu. Neyse ki çok ciddi yaralanmamıştı. 1996'da Güney Afrika'nın Afrika Futbol Şampiyonu olmasında önemli rol oynadı. 1998 ve 2002'de Dünya Kupası'nda milli takımın kaptanıydı. Şimdi de Dünya Kupası'nın evine gelmesinin keyfini yaşıyor. Irk hala çok hassas bir konu. Çok az sayıda beyaz futbolla ilgileniyor.
Ülkede gençlerin yetişebileceği altyapı sistemi çok zayıf. Radebe, okulların oyuncu yetiştirme konusunda geçmişten bile daha zayıf olduğunu söylüyor. Ülkenin ekonomik gelişmesi olan sahaların apartmanların altında kalması anlamına geliyor. Ulusal futbol federasyonu hala organize bir kurum olamamış durumda. Milli takımda İngiltere'de Mokoena ve Steven Pienaar'ın dışında uluslararası tecrübesi olan oyuncu yok. Yine de tüm ülke Dünya Kupası'nın keyfini yaşamaya hazır. Radebe, Bu kupa bizim ülke ve kıta olarak nereye geldiğimizi gösteriyor diyor.
"The New York Times"
0 yorum:
Yorum Gönder