Hani kimi buluşmalar vardır sevdiğinle, ruhun senden bir adım önde gider. Ertesi gün onun geleceğini bilirsin. Ayrılık uzun sürmüş, bu sefer bir başka özlemişsindir. Akşamdan en güzel kıyafetlerini denersin üstünde, sonrada güzelce katlayıp bir köşeye bırakırsın. Soğuk bir Ankara gecesinde gözüne uyku girmez, sürekli onu düşünürsün, cadde dolusu plan yaparsın beyninde.
Ertesi gün günün ilk ışıklarıyla uyanırsın, o gün güneş bir başka taraftan doğmuştur senin için sanki. Saatlerce hazırlanırsın daha güzel görünmek için onun gözüne. En sevdiği kokuyu ıslak gökyüzü misali boşaltırsın üzerine. Aynaya defalarca bakıp, saatler öncesinden çıkarsın evden. En sevdiği beyaz çikolatayı alıp, tren garına koşarsın.
O gün garların safran hüznü yoktur orada. O yıkık dökük peron Taç Mahal ihtişamına bürünür birden. Zaman geçmek bilmez, saatler günlere, dakikalar saatlere dönüşür sanki. O tren düdüğü birden dünyanın en tatlı melodisi gibi gelir kulağına. Kaçıncı vagondadır bilmiyorsun ya volta atarsın peronda. Ve kapıda onu görürsün aniden. Sanki renklerin acelesi vardır, en çokta kırmızının. Yüzün kırarır birden siyah önlüklü bir ilkokul öğrencisi misali. Sarılırsın defalarca, her sarılmanda dünyayı kucaklıyormuş gibi hissedersin. Artık soğuyu hissetmezsin, kalbinde başlayan sıcaklık tüm bünyene akar sıcak su misali. En bakir duyguların kabarır onun yanında. Aşkın en organik hali yaşanır o gün. Saatlerce mutfaktan çıkmak istemezsin, sadece yemek değildir yaptığın. Biraz senden, biraz ondan içine her şeyi katarsın o yemeğe mutfakta. Ona sarılıp uyumak sanki ana rahmine geri dönüş mutluluğundadır o gece. Onu uyurken seyredersin, uyanıkken seyredersin ama yinede doyamazsın izlemeye. Saçları bir başka kokar her seferinde. Sabah beraber uyanırsın, tıpkı akşam beraber uyuduğun gibi. Ona kahvatlı hazırlamak dünyanın en zevkli işidir senin için. Bütün bunlar nedir bilirmisiniz ; bunun adına aşk diyorlar. Elbette anlayana.
Ertesi gün günün ilk ışıklarıyla uyanırsın, o gün güneş bir başka taraftan doğmuştur senin için sanki. Saatlerce hazırlanırsın daha güzel görünmek için onun gözüne. En sevdiği kokuyu ıslak gökyüzü misali boşaltırsın üzerine. Aynaya defalarca bakıp, saatler öncesinden çıkarsın evden. En sevdiği beyaz çikolatayı alıp, tren garına koşarsın.
O gün garların safran hüznü yoktur orada. O yıkık dökük peron Taç Mahal ihtişamına bürünür birden. Zaman geçmek bilmez, saatler günlere, dakikalar saatlere dönüşür sanki. O tren düdüğü birden dünyanın en tatlı melodisi gibi gelir kulağına. Kaçıncı vagondadır bilmiyorsun ya volta atarsın peronda. Ve kapıda onu görürsün aniden. Sanki renklerin acelesi vardır, en çokta kırmızının. Yüzün kırarır birden siyah önlüklü bir ilkokul öğrencisi misali. Sarılırsın defalarca, her sarılmanda dünyayı kucaklıyormuş gibi hissedersin. Artık soğuyu hissetmezsin, kalbinde başlayan sıcaklık tüm bünyene akar sıcak su misali. En bakir duyguların kabarır onun yanında. Aşkın en organik hali yaşanır o gün. Saatlerce mutfaktan çıkmak istemezsin, sadece yemek değildir yaptığın. Biraz senden, biraz ondan içine her şeyi katarsın o yemeğe mutfakta. Ona sarılıp uyumak sanki ana rahmine geri dönüş mutluluğundadır o gece. Onu uyurken seyredersin, uyanıkken seyredersin ama yinede doyamazsın izlemeye. Saçları bir başka kokar her seferinde. Sabah beraber uyanırsın, tıpkı akşam beraber uyuduğun gibi. Ona kahvatlı hazırlamak dünyanın en zevkli işidir senin için. Bütün bunlar nedir bilirmisiniz ; bunun adına aşk diyorlar. Elbette anlayana.
Stanton Miranda - Love Will Tear Us Apart
Jose Gonzalez - Love Will Tear Us Apart
Broken Social Scene - Love Will Tear Us Apart
2 yorum:
Mükemmel parçalar seçiyorsun. Tabii yazıların da öyle. İyi ki varsın...
Bir de şöyle bir cover var.
http://soundcloud.com/rouge-1/rouge-love-will-tear-us-apart
Yorum Gönder