Sevgili HappyBlueMondays takipçileri daha öncede bahsettiğim gibi 15 kişilik değerli bir ekiple sloganı "Bu sitede hayat var" olan birinciblog isimli yeni bir siteyi hayata geçirdik. Sitenin yayın hayatına başlamasının üzerinden bir aydan kısa bir süre geçmesine rağmen çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Bu ilgi ve sıcaklık ilerisi için bizlere büyük bir enerji veriyor. Ekibin şimdilik Ankara'da yaşayan tek üyesi olarak elimden geldiği kadar emek harcamaya çalışıyorum. Sizlerinde sitemizi takip etmesini, ilk göz ağrım olan HappyBlueMondays kadar birinciblog'uda sevmenizi isterim. Yakın bir zamanda İstanbul'un önemli mekanlarından birinde büyük bir açılış partimiz olacak. Hepinizi orada görmek isteriz. Zaman zaman birinciblog'da yazdığım yazıları burada da yayınlıyorum. Bu yazılardan birisi de bu sene içerisinde en beğendiğim çalışmalardan biri olan Trust grubunun ilk albümü.
Eski çamlar bardak oldu diye meşhur bir deyişimiz vardır. Bir dönemin en gözde müzik türlerinden New Wave, Darkwave, Gotik Synth, Synthpop ve bunların türevlerinin üzerine ölü toprağı serpilmiş, yosun tutmuş dersek yanlış bir önermede bulunmayız sanırım. Aslında müzik türleri içinde bulunulan dönemin arz ve talep ilişkisiyle alakalı bir durum diyebiliriz. Ayrıca Müzik endüstrisinin konjonktürel salımı ve piyasanın iplerini elinde bulunduran gizli aktörler bu sürecin katalizörlüğünü de çaktırmadan başarıyla yapıyorlar. Aslında bu konu üzerinde uzun uzadıya konuşulacak bambaşka bir mesele ve şimdilik çok fazla irdelemeye gerek yok sanırım.
Konumuza dönersek bu yılın heyecan verici isimlerinden biri olmaya aday gruplarından bir tanesi Kanada’lı Trust. Grup 80’li yılların karanlık seslerine gönül vermiş Robert Alfons ve Maya Postepski ikilisinden oluşuyor. Maya Postepski ismi aslında dikkatli dinleyiciler için yabancı bir isim değil. Maya geçtiğimiz sene blog piyasasında en fazla pirim yapan gruplardan biri olan Austra’nın davulcusu. Trust 2011 yılı içerisinde yayınladıkları yavaş, karanlık, buram buram nostalji kokan ve bir o kadarda duygusal kaos yüklü Candy Walls ve biraz daha enerjik, sert ve 90’lı yıllar teknosuna göz kırpan Bulbform single’ları ile dikkatleri üzerine çekmişti. Ayrıca yönetmenliğini Eva Michon’un yapmış olduğu Candy Walls videosunun da izlenmeye değer olduğunu bir dip not olarak düşelim.
Geçtiğimiz yılı Glass Candy, Hercules and The Love Affair, DFA 1979, Crystal Castles gibi ekiplerle turlayarak geçiren “Trust “ismini taşıyan debut albümlerini bildiğim kadarıyla 28 şubat tarihinde Kanadalı bir plak şirketi olan Arts & Crafts etiketiyle yayınladılar. Grubun yaptığı müziği net bir şekilde kırmızı çizgilerle ayırmak önyargılı bir tavır olur diyerek şu şekilde açıklamaya çalışalım. Sister Of Mercy, Bauhaus, Depeche Mode gibi gruplardan ilham aldığı belli olan Trust o döneme ait sesleri kendilerince kullanarak ortaya özgün ve gizemli bir dark elektro soundu çıkarmışlar.
Şayet artık Cut Copy, Hurts, Errors, Future Islands, Crystal Castles gibi dönemin en iyi isimlerine bir altenatif aramak istiyorsanız Trust iyi başlangıç olacaktır. Burada belki de Trust’la en fazla kıyaslama yapılacak grup Crystal Castles gözüksede, bu iki grubun beslendikleri damarlar tamamen birbirinden farklı diyebiliriz. Trust’un tutturmuş olduğu kimya kesinlikle dikkate değer. Bu öyle bir kimya ki yukardan bakarsan Sister Of Mercy karanlığı, aşağıdan bakarsan Bauhaus estetiği. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali. Günümüzde tüketim toplumunun müziğe bir şekilde etki ettiğini düşürsek, büyük usta Turgut Uyar’ın “Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta, her şey naylondandı o kadar” sözünü aklımıza getirirsek bu naylonlar arasında Trust müziği gerçekten çok sahici duruyor ve sonuna kadar dinlemeyi hak ediyor.
Eski çamlar bardak oldu diye meşhur bir deyişimiz vardır. Bir dönemin en gözde müzik türlerinden New Wave, Darkwave, Gotik Synth, Synthpop ve bunların türevlerinin üzerine ölü toprağı serpilmiş, yosun tutmuş dersek yanlış bir önermede bulunmayız sanırım. Aslında müzik türleri içinde bulunulan dönemin arz ve talep ilişkisiyle alakalı bir durum diyebiliriz. Ayrıca Müzik endüstrisinin konjonktürel salımı ve piyasanın iplerini elinde bulunduran gizli aktörler bu sürecin katalizörlüğünü de çaktırmadan başarıyla yapıyorlar. Aslında bu konu üzerinde uzun uzadıya konuşulacak bambaşka bir mesele ve şimdilik çok fazla irdelemeye gerek yok sanırım.
Konumuza dönersek bu yılın heyecan verici isimlerinden biri olmaya aday gruplarından bir tanesi Kanada’lı Trust. Grup 80’li yılların karanlık seslerine gönül vermiş Robert Alfons ve Maya Postepski ikilisinden oluşuyor. Maya Postepski ismi aslında dikkatli dinleyiciler için yabancı bir isim değil. Maya geçtiğimiz sene blog piyasasında en fazla pirim yapan gruplardan biri olan Austra’nın davulcusu. Trust 2011 yılı içerisinde yayınladıkları yavaş, karanlık, buram buram nostalji kokan ve bir o kadarda duygusal kaos yüklü Candy Walls ve biraz daha enerjik, sert ve 90’lı yıllar teknosuna göz kırpan Bulbform single’ları ile dikkatleri üzerine çekmişti. Ayrıca yönetmenliğini Eva Michon’un yapmış olduğu Candy Walls videosunun da izlenmeye değer olduğunu bir dip not olarak düşelim.
Geçtiğimiz yılı Glass Candy, Hercules and The Love Affair, DFA 1979, Crystal Castles gibi ekiplerle turlayarak geçiren “Trust “ismini taşıyan debut albümlerini bildiğim kadarıyla 28 şubat tarihinde Kanadalı bir plak şirketi olan Arts & Crafts etiketiyle yayınladılar. Grubun yaptığı müziği net bir şekilde kırmızı çizgilerle ayırmak önyargılı bir tavır olur diyerek şu şekilde açıklamaya çalışalım. Sister Of Mercy, Bauhaus, Depeche Mode gibi gruplardan ilham aldığı belli olan Trust o döneme ait sesleri kendilerince kullanarak ortaya özgün ve gizemli bir dark elektro soundu çıkarmışlar.
Şayet artık Cut Copy, Hurts, Errors, Future Islands, Crystal Castles gibi dönemin en iyi isimlerine bir altenatif aramak istiyorsanız Trust iyi başlangıç olacaktır. Burada belki de Trust’la en fazla kıyaslama yapılacak grup Crystal Castles gözüksede, bu iki grubun beslendikleri damarlar tamamen birbirinden farklı diyebiliriz. Trust’un tutturmuş olduğu kimya kesinlikle dikkate değer. Bu öyle bir kimya ki yukardan bakarsan Sister Of Mercy karanlığı, aşağıdan bakarsan Bauhaus estetiği. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali. Günümüzde tüketim toplumunun müziğe bir şekilde etki ettiğini düşürsek, büyük usta Turgut Uyar’ın “Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta, her şey naylondandı o kadar” sözünü aklımıza getirirsek bu naylonlar arasında Trust müziği gerçekten çok sahici duruyor ve sonuna kadar dinlemeyi hak ediyor.
Trust - Candy Walls
Trust - Bulbform
0 yorum:
Yorum Gönder