9 Ocak'ta BirinciBlog'da yayınladığım Cemal Süreya yazım...
Bugün takvim yaprakları 9 Ocak tarihini gösteriyor. Aşk’ın ve hüznün şairi Cemal Süreya’nın aramızdan ayrılışının yirmi üçüncü yılı.
Cemal Süreya bu topraklarda aşkın tarifini en güzel yapan şairlerden
biriydi. Sözle, yazıyla, resimle ya da susarak yalanlar söylenen
yeryüzünde aşka inanan nadir “Adam”lardan biriydi. Bu yüzden ki, yirmiye
yakın şirinde “keşke yalnız bunun için sevseydim seni” cümlesinin geçmesi tesadüf değildir. Cemal Süreya’ya göre, aşk da şiir gibi yasadışıdır. Yasallaşınca biter.
“İki çay söylemiştik orada, birisi açık
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…”
İlk aşkı annesiydi. Cemal Süreya’nın annesi Gülbeyaz Erzincan’ın Karatuş Köyü’nden, karakaşlı, karagözlü biz Zaza kızıydı. Öylesine beyaz tenliydi ki, nüfusta Güllü olarak kayıtlı olduğu halde yakın çevresinde adı, Beyaz idi. Annesini çok küçük yaşta kaybetti. Annesinin arkasından şu satırları bıraktı;
“Annem çok küçükken öldü
Beni öp, sonra doğur beni..”
Hayatta aşk acısı dahil bir çok acı çekti. Daha çocukluğunda yaşadığı
topraklardan sürgün edildi. O hayatı boyunca kendince sürgün yaşadı.
Tıpkı şu dizlerinde dediği gibi;
“Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil…”
O İstanbul’u, İstanbul onu seviyordu.
Sonbaharda yapraklarla konuşuyor, İstanbul’un baş döndürücü güzelliğine
koşulsuz teslim oluyordu. Lodoslu İstanbul denizine bakıp, bir vahanın
ortasındaki bu şehre hayranlığını gizlemiyordu. Tramvaylar ve vapurlar
sadece bir şehri değil, onun duygularını da taşıyordu.
Vapurdaydık vapur kıyıdan gidiyordu
Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu…
Yalnız olmayı ve yalnızlığı seviyordu. Yalnızlığı sorduklarında şöyle cevap veriyordu;
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiç bir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
Ölürken bile şaka yapabilirim diyen Cemal Süreya’nın şiirinde ölüm
düşüncesi son dönemlere kadar öne çıkmaz. Arada bir görünüp kaybolur.
Arkadaşlarının, tanıdıklarının peş peşe gelen ölüm haberleriyle, hele
Edip Cansever’in, Turgut Uyar’ın ölümüyle büyük bir sarsıntı geçirir. Ve
üstü kalsın der;
Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte…
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrum…
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir…
Üstü kalsın…
Can Yücel’in dediği gibi 23 yıldır aşk yok memlekette…
Twins – Hang Around
Beak – Yatton
0 yorum:
Yorum Gönder