1.02.2014

On beş dakika




Bu yaşam çok yoruyor beni diye sızlanır insanlar. Tükenmişliğin o koyu karanlığından kaçarak izbe köşelerde yaşama uğraşına girişirler. Peki tükenen yaşam mıdır? Yoksa duygular mı? Aslında tükenen sadece boşa geçen zamandır. İçinden taşmak isteyen bir yaşam olduğu zaman ise çok dert etmezsin o zamanı. O zaman o yaşam sözcüklere dönüşür ve mutlaka eşdeğer bir ruha ulaşır. İşte o ruh hayatını rüzgarlarla beraber savurup bir yol hikayesine dönüştürür. Hayat bir yol hikayesidir ve doğuştan önceki sonsuzluk, ölümden sonraki sonsuzluktan daha kısa değildir. 


Çoğu zaman ruhuna işleyen insanlar yıllar geçse bile unutulmaz. Hayatına yön veren, hayatını bir yol hikayesine çeviren, rüzgarlı bayırlardan aşağı onunla birlikte koşan çocukluğun ve sen. Bilirsin ki son nefesini verinceye kadar aklının bir köşesi, kalbinin en mahrem yerleri onunla birlikte yaşamaya devam edecek. Belki bir lanet, belki de bir lütuf…

Kim bilir, benim çocukluğum hala sahillerde oynamaya devam ettiği için çok yabancıyım hayata. Oysa ki bazen hayat Güvenpark'ta dolmuş beklerken, sevdiğin kadının gözlerine bakarken geçen sadece on beş dakikadır... Ve o on beş dakika bir ömre bedeldir.

The Temper Trap - Sweet Disposition

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...