9.05.2012

Amok Koşucusu


El yordamıyla güverteye çıktım. Denize baktım, ama deniz değişmedi, hep mavi ve boştu, yalnızca güneş batarken bir anda bütün renklerle yıkanır gibi oluyordu. Sonra gece geliyordu. Gökyüzü ışıl ışıldı. İçinde bembeyaz dolaşan yıldızlara oranla karanlıktı, ama yine de ışıl ışıldı; sanki orada bir kadife perde müthiş bir ışığı örtüyordu, ışıldayan yıldızlar sanki yalnızca çatılardaki delikler ve çatlaklardılar ve aralarından o tanımlanması olanaksız aydınlık parıldıyordu.

Geceyi hiç öyle görmemiştim, öylesine ışıl ışıl, öylesine çelikmavisi sertliğindeydi ki; ama kıvılcımlar saçıyordu, coşup taşıyordu, ışık saçıp ışık fışkıtıyordu, bu ışık, puslar içinde aydan ve yıldızlardan aşağı akıyordu ve nasıl olduğunu bilmediğim gizemli bir şeyin içinden.

Holly Golightly & The Greenhornes - There Is An End

The Smiths - Sweet and Tender Hooligan

The Castaways - Liar Liar

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir arkadaşım ısrarla okumam için verdi. Hala sırada bekletiyorum. Güzel sözlermiş. Öne mi alsam sırasını....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...