8.05.2012

Biraz da Sinema: Otobüs


Dokuz kaçak işçi, eski bir otobüse bindirilerek Anadolu kırsalından, İsveç'e getirilir.Dilini, adetini bilmedikleri, insanlarını tanımadıkları bu ülkeye umut bağlayan dokuz adam ne yazık ki otobüsün şoförü tarafından pasaportları ve paraları alınarak dolandırılır ve kaderlerine terk edilir. Polislere yakalanmak korkusu ile önceleri otobüsten çıkamayan işçiler, tuvalete gitmek ve yiyecek bir şeyler bulabilmek için yavaş yavaş dışarı sızmaya başlarlar ve bu yabancı ülkenin tuhaf insanları ile bu sayede karşılaşırlar. Önce içlerinden biri kaybolur ve donarak yaşamını yitirir. Ardından bir diğeri kendisine ilişki teklif eden İsveçli bir adam tarafından çılgın bir seks şovuna götürülür ve orada öldürülür. Geride kalanlarsa otobüsün iki gündür alanda durmasından şüphelenen polisler tarafından yakalanırlar.

Tunç Okan'ın 1974 yılında çektiği filmi "Otobüs"ü klasik bir anlatı olarak ele almamak, daha çok simgesel bir tavırla incelemek gerek. Kaldı ki, karakterlerin hiç tanıtılmadığı, isimlerin bile verilmediği, gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaştığınızda türlü mantıksızlıkla karşılaşabileceğiniz bir film Otobüs. İşçilerin dolandırılmalarını anladıktan sonra neden teslim olmayı tercih etmemeleri, ortak alınan kararlarda neden içlerinden aykırı bir ses çıkmadığı, karakterler arasında neden çatışmalı durumlar yaratılmadığı, polisin otobüsü çekmek için neden günlerce beklediği gibi.

Ama klasik anlatının gereklerini bir yana koyar ve yaşananları tamamen simgesel boyutta incelerseniz, Okan'ın oldukça cüretli bir işe kalkışmış ve bunun üstesinden başarıyla gelmiş olduğunu fark edersiniz. Karakterler açımlanmamıştır çünkü dokuz işçi de, İsveçliler'in güzünde aynıdır. Kaba, kara bıyıklı, dil bilmeyen, sosyal alanda nasıl davranacağından bihaber, kendi kurallarıyla çevrelediği kurtarılmış bir alanda (simgesel olarak otobüs) yaşamakta direnen insanlar.

İşçilerin gözünden tanıtılan İsveçliler de aynı mantıkla resmedilir filmde. Yüzleri maskeli bir grubun işçileri kovalayarak eğlendiği sahne, hem görsel olarak oldukça etkileyicidir hem de dilleri ve davranışları anlaşılmayan korkutucu bir kalabalığı betimler. İşçiler otobüslerini inatla terk etmez, çünkü otobüs anayurtlarının bir parçasıdır, vatan toprağıdır, asla terk edilmemesi, her zaman korunması gereken. Polis günlerce otobüse dokunmaz. Sadece etrafında dolaşmakla, onu incelemekle yetinir. Tıpkı göçmenlerin yaşam alanlarının bir sirk ve hayvanat bahçesiymişçesine merak uyandırması gibi.

Göç nedeniyle kendi köklerinden binlerce kilometre öteye savrulmuş Anadolu insanının dramını, kendine has bir üslupla, çarpıcı bir görsellikle ve simgelerle yüklü bir dille anlatan "Otobüs", kesinlikle Türk sinemasının en şaşırtıcı filmlerinden biri.

"Pınar Tınaz"

Rachid Taha - Rock El Casbah

Seelenluft - Horse With No Name

Levellers - Burn America Burn

1 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...