10.09.2012

RHCP=Çile konseri


Red Hot Chili Peppers konseri için davetim bulunmasına rağmen, sanki yaşanacakları hissetmişcesine gitmeyi gözüm almadı. Ama içimde bir burukluk kalmadı değil sanki. Neyse bu burukluk kendi adıma "Eksen On Fair" festivali ile giderilir diye umuyorum. RHCP konseri ile ilgili olarak her zaman samimiyetine ve blogger ruhuna güvendiğim kardeş blog sitesi 13 melek bir yazı yazmış. Buradan yayınlamak istedim.

Yine logolar, yine logolar. Coca-Cola'sıyla, Efes'iyle, Sabah gazetesiyle mide bulandırıcı. Esas konuya geleyim. Red Hot Chili Peppers konserine gitmedim. Sebebi yüksek katılımlı arena konserlerini sevmemem. Elbet Radiohead gelse kaçırmam ama RHCP kalabalıkların sevimsizliğini yok edecek çıtayı aşmıyor benim için. Konsere gitmememe rağmen dün konsere katılanların organizasyona yönelik tepkileri hakkında birkaç şey yazmak istiyorum. Konserde yaşanan problemler dün bol bol dillendirildi sosyal medyada. Öncelikle konsere gidiş çilesi. Pozitif'in İstanbul trafiğine çözüm bulacak hali yok, ama özellikle otopark alanının bulunmadığı bir alana katılımcıların ulaşımı için yeteri kadar vasıta tedarik etme sorumluluğu var. Şirketin, hem de ulaşım konusunda taahhütte bulunmasına rağmen, katılımcıları kendi başlarının çaresine bakmaya mecbur bırakması ilk falso. Kimse ulaşımdan Pozitif sorumlu değil demesin, Pozitif adını altına yazdığı bir etkinlikte ulaşımdan tuvaletlerin hijyenine, yemeklerin kalitesinden katılımcıların sağlığına, her şeyden sorumlu. Bazı hizmetleri taşeron firmaların veriyor olması Pozitif'in sorumluluğunu yok etmiyor. Konser esnasında yaşanan sıkıntılar ise kronik. Yeme-içme kuyruklarının uzunluğu, tuvaletlerin içler acınası hali, güvenlik görevlilerinin münferit olaylar bile olsa saygısızlığı, vs. Bunca etkinlik düzenleyip bu konularda zerre olumlu değişim sağlayamamak ancak umursamazlıkla mümkün. Kronik olmayan sorunların başında ise katılımcıların sahneyi görememesi geliyor. Birinci kategori bilet alan arkadaşlarımdan bile müzisyenleri ancak zaman zaman ve ufacık gördüğünü söyleyenler var, ikinci ve üçüncü kategori bilet alanların konserden ne kadar randıman aldığını tahmin edemiyorum. Ekranlardan RHCP izlemek için her zaman youtube var ve bildiğim kadarıyla birkaç reklama tahammül ettiğiniz sürece hizmetlerini ücretsiz sunuyorlar.

Aslında bütün bu sorunların altında yatan sıkıntı ortak. Santralistanbul gibi bir alana 42 bin bilet/davetiye satılmış ya da dağıtılmış olması. Eğer 42 bin kişiyi bir cumartesi akşamı Eyüp'e getiriyor ve kapasitesi yetersiz bir alana dolduruyorsanız değil Pozitif, Tanrı olsanız işlerin yolunda gitmesini sağlamanız mümkün değil. 42 bin kişi söz konusu olunca yukarıda bahsettiklerimden çok daha vahim bir sıkıntı konser çıkışı. Konserden çıktıktan sonra eve gitmek için vasıta bulamamayı geçtim. Esas sorun alandan çıkamamak. Çimlerde oturup saatlerce alanın tahliye olmasını beklemek ya da mahşeri bir kalabalık içerisinde adım adım ilerlemek arasında seçim yapmak durumunda kalmak. Ya bir deprem olsaydı? Ya sahne çökseydi? Ya yangın çıksaydı? Panik halinde insanlar birbirlerini ezse sorumlu kim olacaktı? 42 bin kişi Santralistanbul'a sokulmaz. Ya önceden plan yapılır, bu kalabalığı kaldırabilecek bir stadyum kiralanır, ya da politik/lojistik sebeplerden bu mümkün değilse 42 bin bilet satılmaz, katılım daha makul bir seviyede tutulur. "Ben satabildiğim kadar bilet satayım, artık olduğu kadar" mantığıyla yapılan şeyin adı organizasyon değil, şark kurnazlığıdır. 



Pozitif'in twitter hesabına bakıyorum. En son tweet konser esnasında atılmış ve coşkulu bir tonda. Sosyal medyada tepki çığ gibi ve olayın üzerinden 36 saat geçmesine rağmen açıklama namına tek bir kelime yok. Halkla ilişkiler bu mudur? Pozitif'ten cevap yok ama bir Pozitif çalışanı bir yandan eleştirilere açıkmış gibi yaparken diğer yandan insanları gerizekalı yerine koyuyor. Tepkiler üzerine dün gece hesabını özele çevirdiği için birebir paylaşamıyorum yazılanları. Kısaca özetleyeyim: Bu iş Primavera'da, Reading'de de böyleymiş, insanlar konserleri her yerde LED ekranlardan izliyormuş. Blur'un Hyde Park konserinde de herkesin grubu nereden izlediğini sanıyormuşuz? Avrupa'da konser izlemeyen biz faniler elbette bunları bilemezmişiz. 4 kişilik bir grubu İstanbul'a getirmekle Primavera gibi onlarca grubun sahne aldığı 4 günlük bir festivali aynı kefeye koymanın komikliğini işaret etmeme bilmem gerek var mı? Primavera'da en fazla beş dakika içinde yeme-içme-tuvalet gibi ihtiyaçlarımızı giderebildiğimizi, konser alanının dışına çıkmak için kabir azabı çekmeyip elimizi kolumuzu sallaya sallaya rahatça yürüdüğümüzü, ana sahnedeki en kalabalık katılımlı konserleri bile arkalardan dahi çıplak gözle izleyebildiğimizi kendi deneyimlerimden biliyorum. Hyde Park'taki Blur konserine giden arkadaşlarımla dün konuştum ve konserden yarım saat önce alana vardıklarını ve konseri rahat rahat izlediklerini söylediler. Ama bahane arayınca bahane bulmak kolay: "Bu işler dünyanın her yerinde böyle, şehrin altyapısı bu, ne bekliyordunuz ki?" Sıkışınca "Bu konserde böyle problemler olacağı baştan belliydi, şikayet edecekseniz gelmeseydiniz" deme kibiri ve küstahlığı. Hadi sana bana belliydi, bu konser için çevre ülkelerden İstanbul'a gelenler için de mi belliydi?

Kendisine organizatör diyenlerin unutmaması gereken bir şey var. Grupları İstanbul'a getirerek bizlere lütuf yapmıyorsunuz. Yaptığınız işin adı lütuf değil, ticaret. Eğer hakkıyla yapamıyor, insanların paralarının karşılığında sefil olmalarına sebep oluyorsanız bahanelerin arkasına sığınmayıp özür dileme erdemini göstermeniz gerek.

Eleştirilerin gerçekten dikkate alınması, Pozitif'in ileride medeni ve insani koşullarda birçok etkinlik düzenlemesi dileğiyle.

2 yorum:

Flying Dutchman dedi ki...

dünyanın her yerinde konser dev ekranlardan izlenmez, onun doğrusu "dünyanın her yerinde sahnede dev ekranlar olur" olması lazım. o dev ekranlar 1. kategori için değil sahneye en az 100 metre uzaklıkta, arkada çimlerin üzerinde oturan insanlar içindir ve genelde de bu konserlerin kapasitesi en aşağı 20-30 binden başlar...daha 3 gün önce Coldplay konserine gittik Den Haag'da...65 bin kişi vardı alanda ve 1 kişinin dahi eve mutsuz gittiğini sanmıyorum. 1. kategorideki adam ben 6 saat bekledim yazmış okudum..yahu zaten kategori ayrımının anlamı budur, ayakta beklemeyi sevmeyen insanlar "ben paramı bastırıp pahalı alıcam ama gerekirse konsere 15 dakika kala giricem" der ve alır. kategori ayrımının mantığı budur zaten...yok illa milleti ayakta bekleteceksen, kategori ayrımı yapma, sahne önünde bir alan yarat, oraya girenlerin eline bir bileklik tak, giriş çıkışa 2 adam koy, sadece o insanlar girip çıkabilsi, kapasite doldu mu da korkuluğu çek, sadece bilekliği olanların girip çıkmasına izin ver, arkadakiler de yayılsın erken gelmenin bir anlamı olsun....hem erken gel, hem para ver, hem de saatlerce dikil....onun adı parayla rezillik

13melek dedi ki...

paylaştığın için çok sağol.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...