Malum 12. Uluslararası Bağımsız Filmler festivali !f İstanbul başladı. Festivali BirinciBlog ekibimizden Burcu takip ediyor. İzlediği ilk film olan "Turning" üzerine yazdıkları için şöyle buyrun:
İlk
açılışı, bende ayrı bir yeri olan Antony and the Johnsons’ın, video
sanatçısı Charles Atlas ile birlikte çektikleri belgesel ‘Turning’
(Dönüş) ile yaptım.
Film tek kelimeyle adını tanımlıyor ve tamamlıyor. 13 kadının
hikayesi ve kimlikleri Antony and the Johnsons turnesi kapsamında
anlatılıyor ve sorgulanıyor. Bir yandan Antony’nin enfes sesini
dinlerken, diğer yandan lezbiyen, transeksüel, aseksüel ve kimlik
arayışı hala süren o 13 kadının hikayelerini dinliyor, öğreniyorsunuz.
Kırık, dökük hikayelerin başrol oyuncusu olan bu kadınların, kimi
zaman kendi hayatlarını sonlandırma raddesine geldiklerini
dinliyorsunuz. Bir yandan da toplumların ‘öteki’leştirdiği bu
insanların, cinsel kimlikleri yüzünden ciddi bir hayat mücadelesi
verdiklerine tanık oluyorsunuz. İşte Turning, tam bu noktada bu
kadınları sahneye davet ediyor ve Antony’nin o hüzün veren sesinin
eşliğinde onlar sahnede kendi eksenleri etrafında 360 derece dönerken,
seyirciye belki de hayatlarında ilk kez o kadınlara ‘insan’ gözüyle
bakmalarını öneriyor. Kimbilir belki seyirci ilk kez onlara ‘insan’
olarak bakarken, o kadınlar da uzun zamandır ilk kez tüm cinsel
kimliklerinden sıyrılarak kendilerini sadece ‘insan’ olarak görüyorlar.
Turning, sesle görüntünün içiçe geçtiği bir çalışma. Hem derin
konulara dalıyor hem de o derinlikte özellikle Antony’nin samimiyeti ile
sizi boğmuyor. !f İstanbul’un broşüründe film, “Antony and the
Johnsons’tan Antony’nin tüyleri diken diken eden ve içimize işleyen
sesi, grubun muhteşem müzikleri ve video sanatçısı Charles Atlas’ın
keskin bakışı bir araya gelince ortaya Dönüş gibi büyüleyici bir iş
çıkmış” şeklinde sunuluyor. Kısacası bu filmi ne tam olarak belgesel ne
de film olarak tanımlamak dopru. Hem önyargıların hem de cinsel
seçimleri yüzünden yargılanan kadınların manifestosu desek belki de daha
doğru olur Turning için.
Charles Atlas, 13 New York’lu kadını müziğin içine sanatsal nesneler
olarak yerleştirmiş ve her birinin hikâyesini ve kimliklerini Antony’nin
şarkılarıyla yeniden yorumlamış. Turne boyunca Antony’nin o naif ruhu
ve kadınları sahneye çıkmadan önce ateşlemesi O’nu müzik adamı olmanın
çok ötesine taşıyor. Çünkü o 13 kadına söylediği “Bu gece size
söyleyebileceğim bir tema yok. Sadece kendiniz olun ve anı yaşayın.
Sanırım hepimizin tek amacı bu” cümlesiyle ne kadar derinlerde yaşayan
bir kişiliği taşıdığını da gösteriyor.
Asıl adı Antony Paul Hegarty olan Antony, New York’ta kabarelerde
şarkı söyleyerek and the Johnsons’ı oluşturdu. Aslında eğitimini
performans sanatları üzerine yaptı ancak kariyerine kendi topluluğuyla,
New York’un underground klüplerinde deneysel tiyatro yaparak yön verdi.
Johnsons ilavesi ise grubun ismine Stonewall gösterilerinde, ilk şişeyi
fırlatan ünlü direnişçi zenci travesti Marcha P. Johnson’a ithafen
eklendi.
Kimlik bunalımını en cesur ve samimi bir şekilde dile getiren Antony,
o eşsiz sesiyle aynı zamanda birçoğumuzun ağrı kesicisidir de… Kısacası
hem Antony and the Johnsons ziyafeti çekmek hem de ‘cins’ sorununa
farklı bir anlatımla bakmak için mutlaka izlenmeli…
Antony and The Johnsons - Thank You For Your Love
MEN - Who Am I to Feel So Free feat Antony
Filmin fragmanını izlemek için:
0 yorum:
Yorum Gönder