Özgürlük nedir?
Bir işi bırakma kararıdır.
Marcel Proust’un dediği gibi “Gerçek yolculuk yeni kıtaları
aramakla değil yeni gözlerle mümkün olur.”
Özgürlük, çocukluk hayallerinin gerçekleşebileceğine
inanmaktır.
Özgürlük, yakanı hiç bırakmayan hayallere sonunda teslim
olmaktır.
Hayallerinin sana ödeteceği bedele hazır olmaktır.
Özgürlük, kabulleniştir. Bu hayatın bedel ödetmeden hiçbir
güzelliği sana sunmadığını anlamanın huzurudur. Böyle bir düşünce ile huzur
kelimesi nasıl bir arada olur? Çaresizsen olur. Ancak çaresizsen. Dünyanın başka
ülkelerinde insanlar yılın 6 ayı sadece bulaşıkçılık yaparak hayatlarını
kazanıp* kalan altı ayda dünyayı gezebilirken ben burada ünvanımla, ülke
ortalamasının epey üstünde gelirimle bi bok yiyemiyorsam, yani “gelişmekte”
olan ülke vatandaşıysam ve prangalarıma, aç kalmadığım için şükretmekten başka
çarem yoksa, kölelikten kurtulmak için katlanacağım açlık, umutsuzluk,
çaresizlik de buyursun gelsindir, hoşgelsindir. En nihayetinde “nereye gidersem
gideyim, gökyüzü benimdir”…
Çocukluğumdan beri bana şimarık derler. Öyleyim belki
gerçekten. Daha hala tanıdığım insanlar “o kadar gezdin, kimse senin gibi
yaşamıyor, yaşayamıyor, hala ne istiyorsun” diye soruyorlar.
Anlatamıyorsun ki “ben size soruyor muyum sizin eviniz
arabanız var ama benim hiçbir mülküm yok, elimde sadece gezilerime dair anılarım
var ve bunlar para etmiyor” diye… anlatamayacağım da.
Özgürlük, dünya böyle iğrenç, eşitliksiz bir yer olduğu
müddetçe rahat uyuyamayacağını bilecek kadar vicdanlı olmaktır. Özgürlük vicdan
sahibi olmaktır.
Özgürlük karşılıksız iyilik yapmaktır. Ama böylesi bir
dünyada iyiliğinize “bak ben sana karşılıksız iyilik yapıyorum ve senden tek
bir isteğim var, sen de birine, sırf bu dünyada hala birilerinin karşılıksızca
iyi olabildiğini hatırlatabilmek adına, bir iyilik yapacaksın ve iyiliğimin
karşılığında senden sadece bunu istiyorum” diyecek kadar ne istediğini
bilmektir.
Özgürlük, sonradan görme zenginlerin arasında, iş gereği
yaşamak zorunda kaldığında, afili kıyafetlerinin içinde, astları kimse
sallamazken ve hatta hor görürken onlarla yemeğe çıkıp dönercide tabure üstünde
yemek yiyerek tüm üstlerinin kınayan bakışları arasında sıradan, halktan
olabilmektir. Özgürlük, insanların bakış açısını değiştirmektir. Birbirinden çalacağın
ekmek yokken, sırf ortam rekabetçi diye birbirinin azına sıçan rekabetçi
köpeklerin arasında, tüm stresine rağmen astlarına insan gibi davranabilmek,
onlara en iyi düzeyde öğretmenlik, koçluk yapmaktır. Bunlar örnek sadece. Demem
o ki özgürlük, boğulduğun bir ortamda bile hala vicdanlı kalabilmektir. Tavrınla,
duruşunla örnek olabilmek ve hatta iğrenç bir iş ortamını, kendi menfaatinden
fedakarlıkta bulunarak, ısrarla böyle durarak daha huzurlu bir ortama
çevirebilmektir.
Sahi özgürlük nedir? Yani sizce? Nedir
"Kardeş Blog http://vliegendenederlander.blogspot.com/"
Kings of Convenience - Freedom and Its Owner
Soup Dragons - I'm Free
0 yorum:
Yorum Gönder