10.09.2013

Çocukluğun soğuk geceleri



Bugün 10 Eylül. Serin bir sonbahar sabahı. Türk Edebiyatı'nın gamlı prensesi Tezer Özlü, bugün belki de o hiç alışamadığı dünyaya gözlerini açıyordu.

Uzun, ıslak, nemli, soğuk, gri yıllar. Erken bastıran karanlık günler.

Tanınmasına izin verilmeyen erkek gövdesinin özlemiyle geçen geceler. Kara başörtülü rahibeler. Ayinleri. Isınmayan evler. Müzikhollerde çalan "es o es, la luna es o es" şarkıları, sonradan kaçakçı olan sevgililer. Yeni gelişen araba tutkusu. Devrilen bir yönetim. Devrimle değişmeyen ortam. Yüreğe işleyen Rus yazını. Değişmeye başlayan kent. Genişleyen bulvarlar. Yükselen Hilton Oteli. Birbirini sevmeyen, sevişmeyen anne babalar. Tanrısıyla evlenen rahibeler. Kanımıza işletilen aile bağları. Kanımıza işletilen vatan sevgisi, vatan. Kanımıza işletilen vatan, vatan, vatan...


Öğrendiklerimi unutacağım. Okulun önünden bir daha hiç geçmeyeceğim. Çıkmaz sokağa ve öğretmen ana babaya da dönmek istemiyorum. Benimle evlenmek isteyen, ağabeyimin arkadaşlarından biri var. Seviyor beni. Eve dönmemek için ona gideceğim. Plaklarım, kitaplarım olur. İstediğimi okurum, istediğim zaman yatarım, istediğim zaman evden çıkarım. Yalnız geceler de biter.

Çocukluğun soğuk geceleri de...

Tezer ÖZLÜ "Çocukluğun Soğuk Geceleri"

Black Box Recorder - Child Psychology

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...