20.09.2013

Ustalara Saygı : Suicide



Suicide punk ekseninde müzik yapan bir oluşum olarak nitelenmesine rağmen onları diğer punk gruplarından ayıran birçok özellik var. En başta iki kişiden oluşuyorlar ve bas, gitar, davul gibi temel düzenekleri kullanmıyorlar. Zaten bu konuda en güzel cevabı yaptıkları müziğin punk yada avangart müziğin ekseninde olmadığını, bunların çevresinden dolanarak New-York blues yaptıklarını belirterek veriyorlar sanırım.

Brookklyn’li Alan Vega ve Bronx’lu Martin Rev ikilisinden oluşan Suicide ucuz aletlerle rockabilly ve elecktronik müziği muhteşem bir şekilde harmanlayarak kaotik deneysel seslere ulaşıyorlar. Bu kaotik ses harmonikasını Alan Vega’nın karanlık vokali ve nihilist bir sahne şovu bütünlüyor. 1977 tarihli bu ilk albüm Dadaist akımın etkisi altında hipnotik bir sound sunuyor bizlere. Bu bağlamda geniş anlamda punk sınırları, dar anlamda tanımsız çizgi ötesi bir galaksiden yaşam hakkında kısa hikayeler anlatıyorlar. Albüm Alan Vega’nın kontrolsüz vokaliyle "America is Killing its Youth" diye haykırdığı “Ghost Rider” ile kışkırtıcı drum machine destekli tekin olmayan bir giriş yapıyor.”Rocket U.S.A” punk’ın en yaratıcı ve nihilist haline gösteriyor. 10 dakikalık süresi ile sınırları zorlayan “Frankie Teardrop” bize frankie adli beş parasız kalmıs, bundan dolayı delirip karısını ve çocuğunu öldüren ve kendisi de intihar eden bir fabrika işçisinin hikayesini anlatıyor.


İnsanda soğuk duş etkisi yapan bu şarkıda Alan Vega zaman zaman öyle çığlıklar atıyor ki,tabiri yerindeyse kanımız donuyor. Martin Rev’in minimal ritimleri ve yükselip alçalan synth sesleri özellikle bu şarkıda kendini açıkça gösteriyor. Albümün en rahat dinlenebilen parçası olan “Keep your dreams” 80’ler new wave ve synth pop müziğinin haberciliğini yapıyor. Suicide’ın en bilinen parçası olan “Cheree” ise tekinsiz erotik bir kabare sunuyor sanki. Suicide’ın beyni Alan Vega 1986 yılında New York’ta tek kişilik bir heykel sergisi açmış, David Bowie ve Philip Glass ile David Van Teighem’ın “Fair Accompli” balesi için hazırladığı kolaja yardım ederek asıl ilham kaynağının sanat olduğunu göstermiştir.

Suicide’ın boyutsuz elektronikası Birthday Party,Soft Cell, Sigue Sigue Sputnik, Spacemen 3, Royal Trux, Jesus ve Mary Chain ve hatta 2008 yılının en debutlarından birini yapan MGMT’ye kadar o kadar çok grubu etkilemiştir. Suicide bize Throbbing Gristle, Cabaret Voltaire gibi müziği sanatla iç içe sokmuş avangard oluşumları hatırlatsa bile kendine özgü kimliği ile ayrı bir boyutta duruyor. Grubun hayranları arasında Joy Division, R.E.M, Bruce Springsteen, The Sister Of Mercy, Black Flag gibi isimlerin olduğunu söylersek sanırım anlatmak istediğimiz daha net anlaşılabilir. Günümüzün popüler soundları olan no-wave, electroclash, electropunk özünde Suicide müziğinden izler taşıyor. Evet zeka geliştiren müzik nedir? sorusunun cevabıdır Suicide. Ve bu cevap 30 yıldır bir tokat gibi yüzümüze çarpmaya devam ediyor.

Suicide - Ghost Rider

1 yorum:

Ali Ece dedi ki...

Bir nevi müziğin George Best'i bu babalar... İlk konserlerinde The Cars'a öngrup olup konseri izleyenler tarafından kafalarına yedikleri bir bardakları falan çok güzel hikayeler var 2. albümün booklet'inde

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...