Baba adı: Önemli değil.
Annesinin adı: Nakba
Kız kardeşinin adı: Fatıma
Ayakkabı numarası: Bilinmiyor. Çünkü hep yalın ayakla dolaşır.
Hanzala 10 yaşında bir çocuktur, büyümez. Çünkü çizeri Naci Ali, Filistin'i bu yaşta terk etmek zorunda kalmıştır. Hanzala'nın sırtı okuyucuya dönüktür, elleri arkada birleşmiştir. Bu duruşuyla ülkesinin işgalini protesto etmektedir.
Hanzala'nın yaratıcı Naci El Ali, 1948'de 10 yaşındayken yurdundan birçok Filistinli gibi sürgün edilir. Çünkü o gün Filistin'e İsrail devleti kurulmuştur ve yüzbinlerce Filistinli topraklarından zorla kovulur. Naci El Ali, ailesiyle birlikte Güney Lübnan'ın Sayda kenti yakınlarındaki bir mülteci kampına yerleşir. 1961 yılında ilk kez Naci El Ali karikatürleri Al
Hurriya’da bir Kanafani makalesini süsler. Bu tarihten itibaren
sınırlarından içeri girmesinin bile yasak olduğu pek çok ülkede binlerce
karikatürü yayınlanır.
Yıllar sonra bir mülakat sırasında şunları
söyleyecektir: “Neler olup bittiğinin, coğrafyamızda süren yıkımın
farkına vardığımda birşeyler yapmak, bir şekilde katkıda bulunmak
zorunda olduğumu hissettim. Önce siyasete girdim, bir partiye katıldım,
mitinglerde, yürüyüşlerde boy gösterdim; ancak bu gerçek ben değildi.
İçimde taşıdığım keskin gözyaşlarının kendini ifade edebilmesi için bir
başka aracıya ihtiyacı vardı. 1950’lerde kampın duvarlarına çizimler
yapmaya başladım.
Çeyrek yüzyıl boyunca gerçekten de kendini bir
karikatür sanatçısı olarak değil, bir devrimci olarak tanımlar Naci El
Ali. Çizgilerini yoksul halkın gözü, kulağı, dili olarak tarif eder.
Çünkü Ali’ye göre okuma yazma bilmeyen bir insanın da kendini ifadesidir
karikatür. Hayatı boyunca eline bir kitap alma fırsatı verilmemiş bir
insanın da hayatla, tarihle ilişkilenmesinde aracıdır.
Naci El Ali’nin yarattığı en önemli karakter, hiç
kuşkusuz Hanzala’dır. Arapça’da bir çeşit çalıya verilen bu isim
tesadüfi değildir. Hanzala, çöl de dahil her yerde yetişen, kesildikçe
büyüyen bir çalı türüdür. Gerçekten de Naci El Ali sansürlendikçe
Hanzala büyür, sembolleşir. Diken diken saçları, yamalı giysileri ve
arkası bize dönük, hem izleyen hem reddeden, hem içerde hem dışarıda
tavrıyla bu çıplak ayaklı çocuk, insan hakları, özgürlük ve adalet
arayan insanların kendini ifade ettiği bir simge haline gelir. Naci Ali, Hanzala için şunları söyler: “Gördüğünüz gibi bu
çocuk ne güzel, ne şımartılmış, ne de iyi beslenmiştir. Mülteci
kamplarındaki pek çok çocuk gibi çıplak ayaklıdır. Aslında çirkindir,
hiçbir anne böyle bir çocuğu olsun istemez. Fakat Hanzala’yı tanıyanlar
daha sonra onu benimsediler. Benimsediler; çünkü o şefkatli, dürüst,
sözünü sakınmayan biri ve bir serseri. Beni yanlışa düşmemem için
gözeten bir ikon. Ve arkasında birleştirdiği elleri bu coğrafyadaki
bütün olumsuzlukları reddedişinin sembolü.”
Naci El Ali sürgün bir halkın kalemi, kendini ifadesi. 49 yıllık
yaşamında defalarca hapis yatmış, takibe alınmış, sansürlenmiş, gene de
çizmeye “cüret etmiş,” yalnızca Filistin’de değil, Arap coğrafyası başta
olmak üzere ulaştığı her yerde yönetimleri rahatsız etmiş bir devrimci. 1987’de Londra’da ölümüne sebep olan suikastın failleri hala
“meçhul.” Ne de olsa Mossad’dan FKÖ’ye uzanan sağlam ve uzun bir düşman
listesi oldu. 1987 Ağustos’unda beş haftalık bir komanın ardından,
İntifada’nın başlangıcını göremeden öldüğünde dünyaya 40 binden fazla
karikatür bıraktı. Onun çizgileri bugün belki daha çok insanın çığlığı.
Bu, türküleri yapanların yasaları yapanlardan daha güçlü olduğunun bir
kanıtı.
Hanzala: On yaşında, baldırı çıplak bir asi… Ve Filistin özgür olduğu gün insanlara yüzünü dönecek...
Yine Nazım Hikmet bir şiirinde şöyle diyordu.
"Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar...
Bazen çocuklar hiç büyümezler ve kendilerine yapılan kötülükleri asla unutmazlar...
"Bu yazıyı hazırlarken Naci El Ali'nin hayat öyküsü için Gelecek dergisinde yayınlanan bir yazıdan faydalandığımı belirtmek isterim."
Chava Alberstein - Had Gadia
Harry Gregson-Williams - To Jerusalem
0 yorum:
Yorum Gönder