Birisine şu soruyu sorduğunuzda yanmışız demektir: "Beni seviyor musun?". Bu soru umutsuzluktan köken almaya meyilli bir sorudur. Kendimizi bir anda karşımızdakinin yargısının esiri olarak buluveririz. Bu soruyu çeşitli olumsuzlamalar yaparak şu şekilde de sorabiliriz: "Beni neden sevmiyorsun?" ya da "Beni hiçbir zaman sevmeyecek misin?". Ne türde sorarsak soralım bu soru bir esaretin, bir tutulmanın işaretidir. Ve kızgın bir çocuk şu cevabı yapıştırıverir: "Bende seni sevmiyor(d)um zaten!"
Aşktan kaçamayız herhalde ve bu sorunu mutlak halinde ortaya koymaya çalışacak olursak, aşk bizim hakkımızda verilen hükmü bilme merakımızın nişanıdır. Bunu herkes bilmek ister, çünkü bu hüküm varoluşumuza verilmiş bir cevaptır. İnsanlar cevapsız sorulardan rahatsız olurlar. Bu yüzden "Beni seviyor musun?" sorusu tekrar tekrar sorulur ve yanıtlar hiçte tatmin edici değildir. Aşkı ayıramayız, parçalayamayız, yokedemeyiz. Aşk çok büyük bir faildir. Vardır. Bazı insanlar hiç aşık olmadıklarını, aşk nedir bilmediklerini söylediklerinde yanılıyorlardır; bu kişiler aşkın gerçek esirlerdir. Çünkü aşkın sonundaki ölüm ihtimalinden korkarlar, ne de olsa ölüm aşkın nihayi sınırıdır. Aşkı elde edemediklerini duyumsadıkları için en kolay şeyi seçerler, kendilerini severler. Ama bu gerçek bir vazgeçiş değildir...
"Özgür Öğütcen"
Anita Lane & Nick Cave - I Love You Nor Do I
Peter, Bjorn and John - I Know You Don't Love Me
0 yorum:
Yorum Gönder