24.12.2012

Huzursuz bir sabah




Soğuk bir kış günü sabahı. Sıradan bir sabah vakti. Başka günlerden farkı olmayan bir sabah. Herkes işine gücüne gitmeye hazırlanıyor. Pencereler açılıp kapanmakta, belki bir masa örtüsü bir pencerenin açık pervazından dışarıya silkeleniyor. 

Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü.
Sizi bekliyorum. Sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak. Siz görmeden geçeceksiniz. Ben kederle sevinci duyup dalacağım istemediğim aleme. Dünyayı yeniden kederlerle kuracağım. Sonra çarşıdan çarşılara, insan sesleri arasında, her şeyi sizinle kurulmuş bir şehirde dolaşacağım. Herkesler geçti, siz geçmediğiniz. Yüzünüzü göremedim. Bayramamım, çocukluk bayramım salıncaksız geçmiş gibi gözüme yaş doldu. 


Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem. Havuzun suyu donmuş. Kapının saatleri on ikiyi geçmiş. Banklarda kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvaydaki adam bir tanıdık mıydı, acaba? Ne diye öyle dönüp baktı?... Tanıdık yüzler görmeyi özledim. Kimseler aşık değil mi bu şehirde? Kimseler, bir meydanın kanepesinde kimseyi beklemeyecek mi, yüzünü bir dakika görmek için kimsenin? 

"Sait Faik Havuz Başı hikayesinden ortaya karışık" 

Glass Candy - Morning Mist

Coldreams - Morning Rain

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...