Çok geç olmuştu. Çok serin ve
soğuk bir geceydi. Yanımdaki kızın omuzuna yaslanmış, ağır ağır
ilerlemiştik. Bir şehrin içinde günün sınırlarını zorlayan en uzak
mesafe nedir diye düşünürken, içeri girdik."Yat" dedi, "uyumaya bile
halin yok." Gözleri ve iç çamaşırları aynı renkti; bunu çok sonra fark
ettim.
Kiremit'de pişmiş alabalık rüyası gördüm.
Sabah çay içtik, çıktık.
RJD2 - 1976
0 yorum:
Yorum Gönder