Ali Öz Tarlabaşı'nı resimleyen fotoğraf sanatçılardan birisi. Onun resimlerine Hakan Bıçakçı'nın kalemi eşlik etmiş. O yazıdan seçmiş olduğum bazı kısımlar.
Günümüzde anlamlı anlamsız her şey, hemen her ayrıntı, yaşanan her an, fotoğraf karesine dönüşmekte özgür. Fotoğraflar, sosyal paylaşım sitelerini boydan boya süslüyor. Paylaşılıyor, yorumlanıyor, 'beğen'iliyor. Böyle bir ortamda, yaşam, olduğu gibi fotoğraflarla belgeleniyor, hiçbir ayrıntı karanlıkta kalmıyor yanılgısına kapılabiliriz. Halbuki insanlar önlerine gelen tabakları, mezeleri, doğum günü pastalarını, kuma bastıkları ayaklarını, kedilerini, köpeklerini ölümsüzleştirirken, dışarıda bir yerlerde, fotoğrafın yeni-şirin-filtreli dünyasına giremeyen kara delikler büyüyor. Gerçeklikle ilişkisi bulunmayan masif bir tiyatro dekoruyla yer değiştirerek yanı başımızda yok olan Tarlabaşı gibi.
Belge ile sanat arasında tuhaf bir tonu var bu fotoğrafların. Bir yanıyla çağdaş sanat müzesinde sergilenecek kadar çarpıcı, bir dönemi belgeler nitelikte. Büyük boyutlarda basılıp fotoğraf sergisine konsa, sanatsal içeriği ön plana çıkacak, gazeteye basılsa belge yönü ağır basacak kareler.
Marjinal hayatlar, salaş mekanlar, sosyetenin ağzından düşmeyen kavramlar. Ama işte Ali Öz'ün fotoğraflarında bu tanımların estetize edilmemiş, kahredici bir gerçeklikte haşır neşir olmuş halleri var. Moda olan versiyonlarının, bilinç altı gibi gibi, buradaki salaşlık ve marjinallikleri. Her iki dünya da internette buluşmuş durumda. Yıkılan Tarlabaşı fazla uzakta değil, İstiklal Caddesi'nin hemen yanında. Yıkılan Tarlabaşı'nın fotoğrafları fazla uzakta değil, Facebook'ta parti fotoğraflarının hemen yanında.
Oasis - Falling Down
0 yorum:
Yorum Gönder