Gerçekten de, her gezegende olduğu gibi, küçük prensin gezegeninde de iyi otlar ve kötü otlar vardı. Demek ki iyi otların kötü tohumları olacaktı. Ama tohumlar göze görünmezler. Toprağın derinliklerinde uyuyup dururlar, ta ki içlerinden biri uyanmayı kafasına koyuncaya dek...
O zaman şöyle bir gerinir ve önce güneşe doğru utangaç küçük, zararsız bir filiz uzatır. Bu turp ya da gül filizi olsa, insan onu dilediği gibi büyüsün diye bırakır. Ama, kötü bir bitkiyse bu, ne olduğunu anlar anlamaz hemen söküp atmak gerekir. Küçük presensin gezegeninde korkunç tohumlar vardı...
Bunlar baobap tohumlarıydı. Gezegenin toprağında kaynaşıyorlardı sanki bunlar. Oysa, zamanında davranmazsanız, bir daha bir baobabı hiçbir zaman yerinden söküp atamazsınız. Bütün gezegeni kaplar, kökleriyle toprağı deler; hele gezenenin çok küçük, baobaplar da çok büyük olursa gezegeni çatlatırlar.
Bir gün bana kendi ülkemin çocuklarının kafasında iyice yer etsin diye güzel bir resim yapmayı öğütledi. "Günün birinde bir yolculuğa çıkarlarsa, onların işine yarabilir" dedi, "İnsan bazen işini sonraya bırakabilir ve o kadar da zarar görmez. Ama işin içinde baobaplar varsa, sonu felaket olur. Ben bir gezegen biliyorum, orada oturan tembelin biriydi, üç küçük fidanı ayıklamayı savsakladı."
"Küçük Prens"
Radiohead - Fake Plastic Trees
Led Er Est – I Wait For You
1 yorum:
O zaman bu da bizden olsun...
http://soundcloud.com/world-circuit-records/orchestra-baobab-nijaay
Yorum Gönder