Kısa bir süre kaybettiğimiz, Fahrenheit 451 kitabının yazarı Ray Bradbury "Yaya" isimli hikayesinin kafasında nasıl oluştuğunu şöyle anlatıyor.
Los Angeles'ta orta Wilshire'de bir yazar arkadaşla yürüyerek konuşuyordum. Bir polis arabası durdu ve polis memuru çıkarak ne yaptığımızı sordu.
Ben ukala dümbeleği "Ayaklarımızın birini diğerinin önüne koyuyoruz," diye yanıtladım.
Bu, doğru yanıt değildi.
Polis memuru sorusunu tekrarladı.
Buyumdan büyük bir yanıt verdim, "Havayı soluyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, yürüyoruz."
Polis memuru kaşlarını çattı. Açıkladım.
"Bizi durdurmanız mantıksız. Eğer bar soymak veya bir dükkandan bir şey çalmak isteseydik, araba kullanıyor olmamız gerekirdi. Soymuş, çalmış, uzaklaşıyor olurduk. Gördüğünüz gibi, arabamız yok, sadece ayaklarımız var."
"Demek yürüyorsunuz?" dedi polis memuru, "sadece yürüyormusunuz?"
Başımla onaylayarak açık gerçeği hazmetmesini bekledim.
"Pekala," dedi polis memuru, "Bir daha yapmayın!" ve polis arabası uzaklaştı.
Bu Alice 'Harikalar Diyarında' rastlaşmasından son derece sinirlenmiş olarak, yürümenin yasaklandığı ve bütün yayaların suçlu sayıldığı gelecek bir zamanda geçen, Yaya'yı yazmak üzere eve koştum...
Dntel – Caribbean Blue
Other Lives – Dead Can
0 yorum:
Yorum Gönder